
Pazar günü Sarıgazi temsilciliği olarak bir piknik düzenledik. Piknikte çeşitli sektörlerden işçiler, öğrenci kardeşlerimiz vardı. Bu piknik vesilesiyle bir kez daha hem bir arada olmanın mutluluğunu yaşadık hem de işçi ve emekçileri derinden etkileyen savaşı konuştuk.
Savaşın yarattığı kutuplaşmanın, milliyetçi kışkırtmaların işyerlerimize nasıl yansıdığını, buna karşı nasıl mücadele edebileceğimizi konuştuk. Bir işçi arkadaşımız bazı işçilerin “savaş bizi ilgilendirmiyor, siyasetçilerin sorunu” dediğini aktardı. Oysa gerçeklik böyle değil; savaşın bizi etkilemesi için tepemize bombalar yağması gerekmiyor. Savaştan dolayı AKP milliyetçiliği kışkırtıyor ve bu temelde biz karşı karşıya getiriliyoruz. İşte savaş bu şekilde bize büyük zarar veriyor. Öyle ki insanlar kimin öldüğüne bakarak üzülüp üzülmeyeceğine karar veriyor. En yakıcı sorunlarımız savaşın gölgesi altında önemsizleştiriliyor. İşsizlik, yoksulluk, iş cinayetleri, taşeronlaştırma, doğa katliamları tüm hızıyla devam ettiği halde gündemden düşüyor. Örneğin 3 sene önce Samsun’da gerçekleşen 13 kişinin öldüğü sel felaketinin sorumluları hakkında takipsizlik kararı verildi. Bu karar, haber bültenlerinde doğru düzgün yer almadı bile. Devam eden Soma davasında ölümden dönen işçilerin anlattığı, katliamı ortaya çıkaran birçok şey olmasına rağmen, bu da burjuva medyada yeterince gündem olmadı. Savaş metal işçilerinin mücadelesinin üstünü de örttü, medyada artık hiç yer almıyor. Karşımızda savaş düzenine geçmiş bir medya var. Bu medya sadece ve sadece savaş çığırtkanlarının borazanlığını yapıyor. İşçilerin düşünceleri, Erdoğan, AKP ve onun arkasındaki sermaye tarafından şekillendirilmek isteniyor. AKP ölen gencecik canlarımız üzerinden siyaset yapıyor, yeniden iktidar olmak istiyor.
Biz UİD-DER’li işçiler olarak, haksız savaşa ve milliyetçi çığırtkanlığa karşı mücadele ediyoruz. Bıkmadan, usanmadan işçilere neden bu haksız savaşa karşı çıktığımızı, gencecik insanların sırf Erdoğan’ın başkanlık arzusu nedeniyle hayatını kaybettiğini anlatıyoruz. Pikniğimize gelen işçi kardeşlerimizi de bu haksız savaşa karşı durmaya davet ettik. Fabrikalarımızda, işyerlerimizde, mahallelerimizde, okullarımızda kısacası bulunduğumuz her alanda, her yerde savaşa karşı durmak için örgütlü gücümüzü yükseltmeliyiz.