
Geçen gün haberlerde kıyıya vuran bir çocuğun cansız bedenini gördük. Aylan Kurdi’nin cesedinin görüntüsü herkesi derinden sarstı. Savaşın soğuk yüzü bu kez karşımıza bir çocuğun cansız bedeni üzerinden çıkmıştı.
Fotoğrafın ardından Suriye’de tüm acımasızlığıyla devam eden savaş tekrar gündeme geldi. Oradaki halkın yerini yurdunu bırakıp savaştan kaçması, insanların yaşamak umuduyla başka yerlere göç etmek zorunda kalmaları, bu göç sırasında karşılaştıkları tehlikeler olmaması gereken şeyler aslında. Savaşların olmadığı bir dünya kurmak mümkün olmasına rağmen, her gün savaşı konuşur hale geldik. Kıyılarımıza vuran bu cansız bedenler herkese şunu sordurtmaya başladı: Bu savaş neden var? Bu savaştan kimlerin çıkarı var? Ne amaçla bu insanlar evlerinden, yurtlarından sürgün ediliyorlar, katlediliyorlar?
Süregelen savaşların bizim gibi işçilerin, acı çeken halkların çıkarına olmadığı gün gibi ortada. Çünkü en büyük kaybı yaşayan biz işçileriz. Fakat egemenlerin tek düşündüğü pazar ve yatırım alanlarını paylaşmak, pay kapmaktır. Bunları yapabilmek için de insanların evlerini başlarına yıkmaktan, insanları yerlerinden, topraklarından etmekten hiç rahatsızlık duymuyor, vicdanları sızlamıyor.
Bu küçücük çocukların oyun oynamaları gereken yaşta kıyılara vurup ya da bombalarla yıkılmış binaların altında kalıp ölmemesi için birilerinin savaşa dur demesi gerek. Emperyalist savaştan çıkarı olan patronlar ve politikacılar bu savaşı durdurmayacaklar. Savaşı ancak savaştan en derin yaraları alan biz işçiler durdurabiliriz. Bu nedenle haksız, emperyalist savaşlara hep beraber HAYIR diyelim.