
3 Şubat 2011’de OSTİM-İVEDİK OSB’de 2 ayrı patlama sonucunda 20 işçi hayatını kaybetti. Aradan geçen 4 buçuk yılda hayatını kaybeden işçilerin yakınlarının, ailelerin açtığı davada 28 duruşma gerçekleşti. Karar duruşması olması beklenen son 3 duruşmada karar alınmazken, 9 Eylül Çarşamba günü görülen duruşmada, bu düzende hukukun ve adaletin kimden yana olduğunu gösteren bir karar verildi.
Duruşma öncesinde basın açıklaması
Duruşma öncesi Ankara Adliyesi önünde toplanan aileler bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Açıklama öncesinde her ayın ilk Pazar günü İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde iş cinayetlerine ve iş kazalarına karşı tutulan Vicdan ve Adalet Nöbeti’ne herkes davet edildi
Basın açıklamasında şu sözlere yer verildi: “OSTİM-İVEDİK gibi gözümüzün önünde işlenen bütün iş cinayetleri birer uzlaşma katliamıdır ve her iş cinayeti denetim sorumluluğu olanın, işverenlerin ihmaller yarışmasıdır. Bütün sorumluların yargılanması dileğiyle 3 Şubat 2011’den beri, acımızla-kederimizle-öfkemizle adalet mücadelemizi bizimle olan dostlarımızla birlikte sürdürdük, sürdürüyoruz. Denetim sorumluluğu olanların da hesap vermesi gerekir dedik. OSTİM OSB ve İVEDİK OSB yönetimleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, EPDK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı, Büyükşehir Belediyesi, Yenimahalle Belediyesi yetkilileri de hesap vermeli dedik. Bu kurumların yetkili ve sorumlularının yargılanmasını engelleyen tutumlara karşılık Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk, başvuru sürecimiz devam ediyor. Yargı mensuplarına adaletli ve cesaretli olun diyoruz. Bizleri bir de sizler yaralamayın. Sizlerin göstermediği özen, biz canı yanmış ailelere, adaletsizlik, yargı sürecinin uzaması, iş cinayetlerinin devam etmesi olarak, denetim ve önlem görevi olanlara ise ‘ihmalde cesaretlendiricilik’ olarak geri dönüyor.”
Ailelerden tepki
Basın açıklamasının ardından atılan “Ostim’i Unutma Unutturma”, “İş Kazası Değil Cinayet”, “Bütün Sorumlular Yargılansın” sloganlarından sonra duruşma salonuna geçildi. Aileler tüm sorumluların sanık olarak yargılanması talebinde bulunurken, asıl sanıklardan çoğu rapor alıp mahkemeye gelmedi. Mahkeme başkanı tek tek ailelere şikâyetlerinin devam edip etmediğini sorarken aileler; 4,5 yıldır bu mağduriyeti yaşadıklarını, sadece burada bulunan veya sanık olarak yargılanan kişilerin değil tüm işveren ve yetkili şahısların, tüm kamu teftiş kurumlarının, belediye yetkililerinin de yargılanmasını istediklerini belirttiler. Patlamada eşini kaybeden acılı bir kadın “Benim kızlarım adliyede genç kız oldular, ben onlara adaletin ne olduğunu anlatmak istiyorum” dedi. Yine patlamada eşini kaybeden bir kadın ise 4 yaşındaki oğlunun babasını hiç görmediğini ve onun da bu adliyede büyüdüğünü belirtti.
İşçi sınıfına adelet yok!
Şirketlerin ve sanıkların avukatları türlü yalanlarla, riyakârlıkla kendi müvekkillerini aklamaya çalıştılar ve sanıkların beraatını istediler. Aile avukatları ise kurumsal hiçbir yargılamanın olmamasına tepki gösterdiler. Türkiye’nin iş cinayetlerinde dünya üçüncüsü Avrupa birincisi olduğunu vurgulayarak bu davanın kararının emsal teşkil edecek şekilde sonuçlanması gerektiğini söylediler. Ancak OSTİM-İVEDİK davasının sonucu beklendiği gibi olmadı. Davada 18 sanıktan 13’ü beraat ederken, 5 sanık 4 ilâ 15 yıl arası cezaya çarptırıldı. Davada yargılanan hiçbir işveren ceza almadı. Aileler karara tepki gösterdiler. Kazada oğlunu kaybeden acılı bir anne mahkeme başkanına “ömür boyu vereceksin ömür boyu, bak yavruma bak” diye haykırırken oğlunun fotoğrafını mahkeme heyetine doğru kaldırdı.
Aradan geçen 4,5 yılın ardından gene bir iş cinayeti davası adalet makinesinin kime çalıştığını gözler önüne serdi. Acılı ailelerin gözyaşlarıyla paslanan adliye demirleri, adliyede büyüyen çocuklar, ömründen ömür veren aileler, mahkemenin kararı nedeniyle kaza günü yaşadıkları acıyı yeniden yaşadılar.
Patronların zenginlik hırsı ile döktüğü kan yanlarına kâr kalmayacak. Adaleti hâkimler, savcılar değil, örgütlü işçi sınıfı getirecek!