Seçimlerde tek başına iktidar olamayan AKP’nin ve başkan olma hevesi kursağında kalan Erdoğan’ın hırsı yüzünden kriz ve savaş var; bugün oluk oluk kan akıyor. Üstelik bu kan kendilerinin değil, kirli siyasetlerine taraf olmasını istekileri işçi ve emekçilerin kanı. Seçim öncesindeki süreçte HDP’ye yönelik kışkırtıcı bir propaganda yürüten AKP, Suruç katliamı ile savaşın fitilini ateşlemiş oldu.
Bugün bu toprakların her köşesinde yoksul ailelerin feryatları yükseliyor. Anneler, babalar, kardeşler ölüm haberleriyle sarsılıyor, derin travmalar yaşıyorlar. Bu kirli savaşa karşı tepkilerini ve öfkelerini kusuyorlar. Asker cenazelerini şova çevirmeye çalışan egemenlerin üzerine yürüyor, öfke kusuyorlar.
Ölümler artıyor, yıllardır beslenen milliyetçilik azdırılıyor, savaş halinden beslenenler tarafından kullanılıyor. Kürt işçi emekçilerine hayat dar ediliyor. Esnafların dükkânları yakılıyor, inşaat işçileri dövülüp, bulundukları yerlerden sürülüyor.
Ölümlere karşı gelirken milliyetçiliği kullanan diğer sistem partilerinin çıkarlarına taraf olmayalım. Haksız ve emperyalist savaşlarda kurban edilenler bizim çocuklarımızdır. Bu savaştan çıkarı olanlarsa iktidar sahipleri, kodamanlar, silah tüccarlarıdır. Bunlara karşı birlikte ve örgütlü hareket etmemiz gerekiyor.
İşçi-emekçiler olarak yürütülen kirli savaşlara karşı tarafımızı net bir biçimde göstermek zorundayız. “Vatan millet” diye meydanda boy gösteren iktidar sahiplerine kanmayalım. Ölen askerlere “cennetlik oldular” diyen bu zalim egemenlere karşı birlik olalım. Kürt ve Türk halkının evlatlarının canını alan bu haksız savaşa son verelim.
Kardeşler, bu topraklarda ölümlerin durması için özellikle; işyerlerimizde, sokaklarımızda, mahallemizde savaşa karşı duran UİD-DER’in söylediklerini can kulağıyla dinleyip, çalışmalarına katılıp güç verelim. Türk ve Kürt ayrımı yapmadan örgütlü mücadelemizi güçlendirelim.
Yaşasın İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği!
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!