Ne bir balina ne bir fok! Minicik elleri ve cansız yatan minicik bedenleriyle daha küçücük iki çocuk… Bodrum’dan Yunanistan’a geçmeye çalışırken batan botta boğularak ölen Suriyeli Aylan ve Galip.
Geçtiğimiz günlerde Suriye’deki savaştan kaçıp Bodrum’a, oradan da Yunanistan’a geçmeye çalışan 16 göçmeni taşıyan bot denizde battı. Göçmenlerin 11 tanesi denizde boğularak hayatını kaybetti. Bunların arasında 3 yaşındaki Aylan ve 5 yaşındaki kardeşi Galip de vardı. Aylan ve Galip’in cansız bedenleri kıyıya vurdu. Oysa Galip ve Aylan’ın ailelerinin tek derdi çocuklarını bu savaştan uzak tutup onların hayatta kalmasını sağlamaktı. Ancak olmadı. Bir umuda yolculuk daha acı bir şekilde noktalandı. Sonuç yine tam facia olmuştu. Yine onlarca insan gözünü kâr hırsı bürümüş patronlar ve onların temsilcileri olan hükümetlerin çıkardıkları emperyalist paylaşım savaşının kurbanı oldular. Binlerce insan çocuklarına daha iyi yarınlar sunabilmek için yaşadıkları, doğdukları toprakları, evlerini terk ederek geride bırakmak zorunda kaldılar. Sonuç Bodrum’da cansız bedenleri sahillere vuran küçücük çocuklar.
Evet, bu çocuklar bizim çocuklarımız, kıyıya vuran da bizim insanlığımız. Bu zulme nereye ve ne zamana kadar sessiz kalacağız? Savaş çığırtkanlığı yapanların küçücük çocukları zalimce katletmelerine sessiz mi kalacağız? Vicdanlarımızı bu kadar mı körelttiler? İnsanlık nerede? Yoksa insanlık da bu çocuklar ile birlikte denizde boğulup kıyıya mı vurdu? Nedir bu zulüm, nedir bu işkence? Bu soruları daha yüksek sesle sormanın, barışın sesini yükseltmenin zamanı geldi geçiyor bile!
Yaşanan bunca acının hesabını sormak için el ele verelim, sesimiz daha gür çıksın. Sesimiz gür çıksın ki savaş çığırtkanlarının, silah tüccarlarının, kan emicilerin sesini bastıralım. Barışın, kardeşliğin sesini yükseltelim.