Ortadoğulu, Afrikalı pek çok insan yoksulluk, işsizlik ve savaş yüzünden daha iyi bir yaşam ümidiyle yaşadıkları yerlerden göçüyorlar. Bu umut yolcularının hikâyesi kimi zaman kapalı kamyon kasalarında, kimi zaman teknelerde, şişme botlarda son buluyor. Göçmenlerin daha iyi bir yaşam için çıktıkları bu yolda hikâyeleri başlamadan son buluyor. Hayatta kalmayı başarıp kaçak yollarla Avrupa’ya ulaşmaya çalışan mülteciler ise sınırlarda, mülteci kamplarında insanlık dışı muamelelere maruz kalıyorlar.
Yunanistan üzerinden Macaristan’a geçen mülteciler buradan çeşitli Avrupa ülkelerine gitmeye çalışıyorlar. Ancak Macaristan sınırında yaşananlar insanlık için ibret vericidir. Macaristan, mültecilerin geçişine izin vermediği gibi Sırbistan sınırına 170 kilometrelik duvar örüp, dikenli tel çekti. Tüm engellere ve engellemelere rağmen sınırı geçmek isteyen mültecilere polis biber gazıyla saldırdı. Bu yaşananlar dahi insanlık onurunu ayaklar altına almaya yetiyorken, başka bir acı olaya daha tanık olduk. Aşırı sağcı Jobbik Partisi’ne yakın bir televizyon kanalında kameramanlık yapan Petra Lasko adlı kadın kameraman, Macar polisinden kaçan küçük bir kıza tekme attı ve sonra da kucağında çocuk taşıyan bir göçmene çelme takarak yere düşürdü. Sağcı kanala gelen tepkiler üzerine kanal, insanlıktan nasibini almamış olan kadın gazeteciyi işten çıkardı. Kapitalizm, Lasko gibi vicdanı kurumuş, insani duygulardan arındırılmış insanlar yaratıyor.
Bu yaşananlardan birkaç gün sonra Macar parlamentosu kabul ettiği bir dizi kanunla, sığınmacılara müdahale eden polisin yetkilerini arttırdı. Yeni kanunla ülkeye yasadışı şekilde giriş yapan göçmenlerin 3 yıla kadar, devlet malına zarar veren göçmenlerin ise 5 yıla kadar hapisle cezalandırılabileceğini açıkladı. Tüm dünyada göçmenlere dönük ırkçı, faşizan yasalar çıkaran kapitalist devletler, göçmen işçileri canavarlaştırarak kapitalizmin yarattığı tüm sorunların müsebbibi olduğu yalanını söylüyorlar.
Sermaye sahipleri ve sözcüleri halkı kandırmaya çalışırken, Avrupa’nın ilerici işçi ve emekçileri göçmenleri bağrına basıyor ve sınırların açılmasını talep ediyorlar. Almanya’da, Yunanistan’da, İngiltere’de ve daha pek çok Avrupa ülkesinde on binlerce kişi mültecilerle dayanışma için yürüdü. İngiltere’nin başkenti Londra’da yapılan yürüyüşte “Cameron Kendinden Utan” ve “Açık ve Net Bir Şekilde Söylüyoruz: Mültecilere Kapımız Açık” sloganları attılar. Ayrıca Başbakan Cameron’ın 2020 yılına dek Suriye ve Irak’tan 20 bin mülteciyi kabul etme yönündeki planlarını yetersiz bulan on binler, hükümete “20 bin yetmez daha fazla insana yardım etmeliyiz” çağrısı yaptılar. İşçi sınıfı içindeki enternasyonalist dayanışmanın bir örneği olan bu eylemler önemlidir. İşçi sınıfı enternasyonalist bir bakış açısıyla örgütlenip mücadeleye atıldığında yalnızca mülteci işçilerin sorunlarını çözmekle kalmayacak yeni bir dünya inşa edecektir.