
AKP’nin “çözüm süreci”ni rafa kaldırması ve haksız savaşı tırmandırmasıyla, Türk ve Kürt gençlerin tekrardan cenazeleri gelmeye başladı. Bizzat hükümet eliyle gerçekleştirilen milliyetçi kışkırtmalardan dolayı, ülke genelinde Kürt halkına karşı saldırılar arttı. Kimi zaman sadece esmer olduğu için Kürt olmayanlar bile linç girişimlerine hedef oldular. Ankara Beypazarı’nda ve Karadeniz kentlerinde mevsimlik tarım işçileri sadece Kürt oldukları için linç edilmek istendiler. Bu provokasyonların tamamı, yalanlarla galeyana getirilen kalabalıklar tarafından gerçekleştirildi.
Bolu’nun Mudurnu ilçesine bağlı Taşkesti beldesinde Kürt inşaat işçileri 13 Eylülde linç edilmek istendi. Türk bayraklı araçlarıyla dolaşan bir grup, bir okulun inşaatında çalışan Kürt işçilere laf attı ve tartışma meydana geldi. Türk bayraklı grup, Kürt işçilerin bayrak yaktıkları yalanıyla ortalığı karıştırmaya başladı. Kısa sürede inşaatın etrafında toplanan ve tüm çıkışları kapatan yüzlerce kişi, inşaatı işçilerle birlikte yakmak istedi. Olay yerine gelen Vali ve jandarma ekipleri “gerekeni biz yaparız” diyerek grubu sakinleştirmeye çalıştılar. Ancak güruh ısrarla işçilerin kendilerine verilmesini istedi. Amaçları Kürt işçileri katletmekti. Çatıya saklanan işçilerin eşyaları, binaya giren bir grup tarafından dışarı atıldı. Jandarma tarafından dışarı çıkarılan Kürt işçiler, zırhlı araçla bölgeden uzaklaştırıldılar. Fakat, ırkçı saldırgan grubu dağıtmak için ne gaz atıldı, ne su sıkıldı. İnşaata girip Kürt işçileri öldürmek isteyen gruptan kimse gözaltına alınmadı.
İnşaatla birlikte işçileri yakmaya kalkmak, tam bir gözüdönmüşlüktür. Bir yandan kardeşlikten bahseden hükümet, öte taraftan Kürt halkına karşı yapılan saldırılara göz yumarak bu saldırıları desteklediğini ortaya koymaktadır. Bu tür saldırılar Türk ve Kürt halkı arasındaki ilişkiye zarar vermektedir. Daha da önemlisi, bu tür saldırılar ile Türk ve Kürt işçilerin arasındaki bağlar kopartılmak isteniyor. Unutmayalım; düşmanlaştırılan işçilerin bir araya gelmemesi yalnızca patronlara hizmet eder. Oysa Türk Kürt demeden işçiler bir sınıftır ve onların karşısında patronlar vardır; hükümetler ise patronlara hizmet etmektedir. Meselâ 6-7 Eylül tarihlerinde Ankara’da hakları için mücadele eden ORS işçilerine, ailelerine ve çocuklarına jandarmanın saldrması, gazla, copla dağıtması bu gerçeğin ifadesidir. Jandarma hükümetin emrindedir, hükümet ise patronların!
Milliyetçi kışkırtmaların işçileri bölmesine ve haksız savaşın işçilerin sorunlarının üzerini örtmesine izin vermeyelim. Türk ve Kürt işçileri olarak dayanışmayı ve kardeşliği büyütelim!