Merhaba kardeşler, fabrikada çalışanların çoğu benim gibi kadın. Üç vardiya var. İlk işe başladığımda işi öğrenmem için gündüz vardiyasında üç hafta çalışacağım söylenmişti. Ama iş koşulları o kadar ağır ki işe giren dayanamayıp işten ayrılmak zorunda kalıyor ya da performans düşüklüğünden işten atılıyor. İşin yoğunluğundan ve eleman azlığından dolayı ikinci haftadan vardiyam değiştirildi. Yeni olmama rağmen üç kişinin yapması gereken işi, hatta erkeklerin bile yapmakta zorlandığı işi tek başıma yaptım. Ve bütün arkadaşlarım aynı koşullarda çalışıyor.
Hastane malzemeleri ürettiğimiz için çok temiz ve dikkatli iş yapmamız gerekiyor. Çalıştığımız makineler devasa büyüklükte. Her makinede en az üç kişi çalışması gerekirken, sürekli tek başımıza bakmak zorunda kalıyoruz. Bu da çok hızlı olmamızı gerektiriyor. Bu hızımız sürekli iş kazalarına sebep oluyor. Ellerimizde, kollarımızda yara ve çizikler eksik olmuyor. Bunlar yetmiyormuş gibi bizleri at gibi yarıştırıyorlar. Biz işçilerin arasına soktukları bu rekabet ortamı aramızda gereksiz tartışmalara ve gerginliklere yol açıyor. Asıl düşmanımızın patronlar olduğunu gözden kaçırmamıza sebep oluyor. Fabrikada çalışanların çoğu boğazına kadar borçlu. Bu nedenle 16 ve 24 saatlik mesaileri kabul etmek zorunda kalıyorlar. Buna rağmen aldıkları ücret kesintiye uğruyor. Aramızdaki kopukluktan dolayı bir araya gelinip eksik yatan paralar da istenemiyor.
Gece vardiyaları neredeyse hepimizin korkulu rüyası. İşyerinde oturmak ve konuşmak yasak olduğu için gece vardiyalarında yorgunluk ve uykusuzluk iş kazalarına davetiye çıkarıyor. Peki, bu ne kadar sürecek böyle! Hep böyle oyunlara gelip birbirimizi mi yiyeceğiz? Birbirimiz arasındaki çekişmeler patronun oyunlarını bertaraf etmemizi engelliyor. Hâlbuki kendi ortak taleplerimiz etrafında bir araya gelip örgütlenirsek; gece vardiyalarının yasaklanmasından ücretlerin artmasına, kreş hakkımıza kadar daha birçok hakkımızı alabiliriz. Çünkü bu fabrikada biz üretmezsek patron kazanıp kâr edemez. Yani bütün her şey bizim ellerimizde. Yeter ki ellerimizin ve beyinlerimizin ürettiklerine sahip çıkalım.