
Merhaba dostlar,
Daha önceki mektuplarımda sizinle paylaşmıştım. Maaşlarımız uzun zamandır geç yatıyor. Bu durum fabrika içinde çok büyük huzursuzluk yaratıyor. Hatta bayram öncesi de zaten neredeyse 1 ay geciken maaşlar yatmayınca iş durdurma eylemi yapmış ve maaşlarımızın yarısını da olsa yatırtmıştık patrona. Bütün bunların üzerine bu hafta Cuma günü de ibretlik bir olay yaşanmış.
Çalıştığım fabrikanın içinde bir mescit var ve Cuma namazları fabrikanın içinde kılınıyor. Organizede bizim fabrikaya yakın fabrikaların işçileri de geliyor. Cuma namazlarını patron da hiç aksatmıyor. Cuma namazını kıldıran ve vaaz veren hoca da fabrikada çalışan İmam Hatip lisesini okumuş bir işçi. Geçtiğimiz Cumanın vaazı diğer vaazlara göre çok farklı verilmiş. Bizim hoca vaazda şunları söylemiş; “1 maaş ya da 2 maaş alamazsanız zor duruma düşersiniz. Ancak çalışarak fabrikamızı kalkındırmamız lazım. Fabrika kalkınmazsa ülke ekonomisi zarar görür. Yoksa Filistin ve Suriye gibi oluruz. Ortam karışık savaş var.” Hoca bu lafları söylediği anda işçiler arasında uğultular başlamış. Bu sefer hoca sert bir tepki göstermiş “bu namazı ben kıldırıyorum, kendi aranızda konuşacaksanız burası yeri değil, çıkın dışarıda konuşun” demiş.
Azarın üzerine uğultuyu kesen işçiler namaz bittikten sonra dışarıda konuşmaya başladılar: “Bu hoca ne diyor ya, bu savaş bizim fabrikaya var da diğer fabrikalara yok mu? Bankalar savaş var diye borçlarımızı bekletiyor mu sanki? Ev sahibi savaş var diye kirayı bekletir mi? Kesin bu hocaya bu lafları patron söyletmiştir. Bu hoca maaşını zamanında alıyor da mı bu lafları konuşuyor?”
Anlaşılıyor ki bu konuşmayı yapmasını patron öğütlemiş. Zaten patron birçok oyunlarıyla bizi sömürmeye devam ediyor. Patronlar dini duygularımızı kullanarak bizi sömürüyorlar. İşte bu da kanıtı!