Tuzla Organize Deri Sanayi bölgesinde çalışıyorum. Çalıştığım işyerine askerliğini yapmamış ya da emekliliğine birkaç sene kalmış işçileri alıyorlar. Bu işçiler, örgütsüzlük koşullarında hepimize dayatılan “deneme süresinden” geçiriliyorlar. Bu sürede patronlar, yeni işçilerin işi nasıl yaptığına, işyerindeki disiplin kurallarına uyup uymadığına ve en önemlisi mesailere kalıp kalmadığına bakıyorlar. Bu durumlarda istenileni tam olarak yerine getirmeyenleriyse ya daha zor bölümlere veriyorlar ya da doğrudan işten çıkartıyorlar.
Üstüne üstlük, deneyimsiz genç işçiler, usta veya patron her çağırdığında fazla mesaiye gitmek zorundalar. Hafta sonu, hafta içi veya resmi tatil olması durumu değiştirmiyor. İş yasasında fazla mesaiye işçinin ancak kendi rızasıyla kalabileceği belirtildiği halde, fazla mesaiye kalmayan işçiye hemen kapı gösteriliyor. Kanuna aykırı bir şekilde, bu durum kişisel sözleşmelere de iki madde halinde konuluyor. Arkadaşlardan birisi haftada 2 gün mesaiye kalmak istemediğini söyleyince küfredilip kapının yolu gösterilmişti.
Burjuva ideologları kapitalizmin artık daha insancıl olduğundan bahsetseler de, biz durumun hiç de öyle olmadığını, aksine emperyalist kapitalizmde açlığın da, yoksulluğun da, savaşların da, krizlerin de, sömürünün de daha yoğunlaştığını biliyoruz. Bize dayatılan bu kölece çalışma koşullarını ve kapitalizmin dünyaya saçtığı pislikleri, örgütlü olup örgütlü hareket ettiğimiz oranda değiştirebiliriz. Ya da bu sömürü çarkının dişlileri arasında bir böcek gibi ezilmeye ve suyumuzu vermeye devam ederiz…
Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!