
Seçimler geldi geçti ama sorunlar olduğu yerde duruyor, hatta katlanarak devam ediyor. Bizler örgütlü işçiler olarak, seçimlerin işçilerin sorunlarına çözüm olmayacağını zaten biliyorduk. Fakat ne yazık ki örgütsüz işçi kitleleri AKP’nin “asgari ücrete zam” ve benzeri yalanlarına inanıyorlar.
Geçenlerde bir işçi ailesine ziyarete gittik. Biz, işçilerin haklarının sürekli budandığından bahsediyorduk. AKP’ye oy vermiş olan işçi ise, “asgari ücret 1300 lira olacakmış. Bakanlardan biri söyledi” dedi. Ben de, “asgari ücrete zam olsa bile, onun peşinden elektriğe, suya, doğalgaza, işçiden kesilen vergilere, yani iğneden ipliğe her şeye zam gelecektir. Her yılın başında aynı şeyler oluyor. Kaşıkla veriyormuş gibi gösterip, kepçeyle geri alıyorlar” dedim. “Bugüne kadar hep böyle oldu” diye de ekledim. İşçi de “doğru söylüyorsun” dedi ve hemen ardından “işsizlik sigortası 1200 lira olacakmış” diye ekledi. Ben de maaşı en yüksek olan işçinin bile en fazla 10 ay süreyle bugünkü rakamlara göre 1011 lira alabileceğini söyledim. Tabii bunun da her şartı yerine getirmeyi başarabilmiş ve brüt maaşı 3000 liranın üstünde olan işçiler için geçerli olduğunu belirttim. Asgari ücrete çalışan bir işçi, o da ancak prim günlerini doldurabilmiş ve eksiği yoksa ve tabii işveren işçiyi “yüz kızartıcı suç” diyerek işten çıkartmamışsa, 505 lira işsizlik ücreti alabiliyor diye de ekledim.
Bunun üzerine sohbet ettiğimiz işçi arkadaş “ama işsizlik sigortasını işçiler keyfi kullanıyor, haksızlık oluyor, hak eden de alıyor hak etmeyen de” dedi. Ben de sordum, “işsizlik sigortası dediğin şeyi kim ödüyor” diye, o da “devlet tabi ki” dedi. Ben de “hayır devlet ödemiyor. Her işçinin kendi ücretinden, her ay daha maaşı cebine girmeden kesintiler oluyor. İşsizlik sigortasının kaynağı işçinin maaşıdır” dedim. Sermaye hükümetinin bizden işsizlik kesintisini peşin yapıp sonra da işsiz kaldığımızda bin dereden su getirerek bunu bize ödemediğini, milyonlarca işçinin gerekli koşulları yerine getiremediği için işsizlik ödeneğinden yararlanamadığını, biriken fonu patronların tepe tepe kullandığını anlattım. “Oysa her işçinin bu fondan yararlanabilmesi anasının sütü gibi haktır” dedim. Bunun üzerine de işçi arkadaş “ben bu maaşı devletin verdiğini zannediyordum” dedi.
AKP birçok konuda gerçekleri tepetaklak ediyor ve politikalarını yalanlarla sürdürüyor. İşçilerin yapması gereken, sermaye partilerinin seçim vaatlerine sorgusuz sualsiz inanmak ve o partileri savunmak olmamalıdır. Doğruları görebilmek ve öğrenmek için işçi basınını takip edip, ona destek vermeliyiz. Örgütsüz işçiler daima yenilmeye ve yalanlara kanmaya mahkûmdurlar. Biz işçiler olarak kendi sınıfımızın çıkarları temelinde örgütlenmek zorundayız. Ancak o zaman gözümüzün önünde yaşanan olayları görme ve anlama şansımız olacaktır.