Tarih işçi sınıfının, emekçilerin kadınıyla, erkeğiyle birlikte yaşadığı nice acılara, katliamlara tanıklık eder. Yine aynı tarih işçilerin muazzam mücadelelerini de içinde taşır. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma günü de bu tarihin bir parçası. 25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden Mirabel kardeşler, diktatörlüğün askerleri tarafından tecavüz edilerek katledildiler. 1981’de Latin Amerika’da daha sonra BM Kadın Kurultayında bu tarih tüm dünya kadınlarının şiddete karşı mücadele günü olarak kabul edildi ve bugüne gelindi.
Türkiye ve dünyada kadına yönelik şiddet her geçen gün artıyor. Her gün öldürülen kadınlar artık haber değeri bile taşımıyor. Ortadoğu’daki savaş cehennemi kadınları katil terör örgütlerine esir düşürüyor, defalarca tecavüze maruz kalmalarına sebep oluyor. Türkiye’de ise halklar arasında savaş körükleniyor, gençlerin katledilmesi anaların yüreğini yangın yerine çeviriyor. Küçücük kız çocuklarına tecavüz edenler ve kadın katilleri mahkemelerde iyi hal indirimiyle ödüllendiriliyorlar.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Gününü savaşla, sömürüyle, katliamlarla karşılayan kadınlar sessiz kalmıyor, seslerini duyurmak için eylemler yapıyorlar. 24 Kasım Salı günü Esenyurt Bulut durağında bir araya gelen kadınlar, “Erkek Devlet Şiddetine ve Savaşa Karşı Direniyoruz! Hayatlarımızı Savunuyoruz!” ve “Kadınların Öfkesi Katilleri Boğacak!” pankartlarının arkasında Esenyurt Meydanına yürüdüler. Yürüyüş boyunca “Kadına Şiddet Politiktir”, “Jin Jiyan Azadi”, “Görülmeyen Emek, Sesini Yükselt”, “Katil Erkek Devlet Hesap Verecek”, “Kadınlar El Ele Örgütlü Mücadeleye” sloganları atıldı. Eyleme Esenyurtlu Kadınlar adıyla bir araya gelen demokratik kitle örgütleri ve UİD-DER Kadın Komitesi destek verdi.
Meydanda kitle adına yapılan basın açıklamasında AKP’nin yürüttüğü kadın düşmanı kirli politika teşhir edildi. Açıklamada şu sözlere yer verildi: “7 Haziran seçimleri öncesi savaş kararı alan hükümet ve Erdoğan Kürt coğrafyasında aylardır olağanüstü hal ilan ederek halka yönelik saldırılar gerçekleştiriyor. ‘Kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yerine getireceğiz’ diyen AKP ölüm saçıyor… Kadın cinayetlerinin ulaştığı boyut ortadayken, taciz ve tecavüz vakalarında uygulanan cezasızlık ise hepimizi öfkeye ve isyana boğuyor. 2015 yılı kadın işçiler açısından tam bir katliam ve sömürü yılı olmuştur. Mevsimlik tarım işçisi kadınlar neredeyse toplu katliamlara uğratılmıştır. Güvencesiz ve ucuz işgücü olarak çalıştırılan kadınlar yollarda, can güvenliğinin alınmadığı koşullarda şehirlerarası yolculuk yapmak zorunda bırakılmıştır. Ev işçileri güvence ve emeklilik hakları için göstermelik yasalarla mücadele etmektedirler. Tekstil atölyelerinde ve fabrikalarda kadınlar ‘günlükçü’ adı altında emeklilik ve sosyal güvenlik haklarından mahrum bırakılıyorlar.” Açıklamada kadınların karşı karşıya kaldığı daha pek çok soruna ve mücadelenin gerekliliğine değinildi.
Basın açıklaması devlet şiddetine, savaşa, kapitalist sömürüye karşı mücadele çağrısıyla son buldu.