
Seçimlerin ardından iğneden ipliğe pek çok şeye zam geleceğine dair haberler yayılmaya başladı. Tam bu söylentiler birçok kişinin ağzında dolanırken Gebzeli işçiler geçtiğimiz hafta zam haberiyle yeni bir güne uyandılar. Fırına, bakkala ekmek almaya giden herkes isyan ederek ayrılıyordu. Bunun nedeni ise ekmeğe yapılan %25’lik zam. Evet, bir işçi kenti olan Gebze’de geçimini zar zor sağlayan işçiler artık ekmeği %25’lik bir zamla 1 lira 25 kuruşa alacaklar.
Etrafı sanayi bölgeleri ile çevrili olan Gebze’de işçiler asgari ücret veya birazcık üzerinde maaş ile geçinmeye çalışıyorlar. Bir işçi kenti olmasına rağmen hayat Gebze’de çok pahalı. Mesela ulaşım pahalı olduğu için pek çok işçi akraba ziyaretine gitmek veya ailesiyle gezip tozmak için iki kere düşünmek zorunda kalıyor. Çoğu zaman “neyse, boş ver” deniliyor, evden dışarı adım atılmıyor. Ama ekmek öyle bir şey değil ki “yemesek de olur” diyelim! Zaten ekmeğin yanına biraz zeytin, peynir bulmak başlı başına bir sorundu. Artık ekmeği bile bulamayacak duruma getirdiler binlerce insanı. Cumhurbaşkanı her fırsatta çıkıp 3 çocuk diyordu. Bunun karşısında işçiler de, 3 çocuğu kuru ekmek ile mi büyüteceğiz diyordu. Şimdi kuru ekmek de zamlandı. İşçilerin maaşlarına, asgari ücrete yapılacak zam söz konusu olduğunda %3’ten, %5’ten yukarı çıkmayanlar bir çırpıda ekmeğe %25 zam yapıyorlar.
Asgari ücreti 1300 lira yapacağını vaat eden AKP hükümeti şimdiden zam yağmuruna başladı. Yani kaşıkla verip kepçeyle almanın hesapları yapılıyor. Bizi kuru ekmeğe muhtaç edenlere nereye kadar sessiz kalacağız? Hayat pahalılığı artıyor, gıdadan giyime, ev kiralarından çocukların okul masraflarına, ulaşım ücretlerinden doğalgaza, elektrikten sağlığa kadar her şeye zam geliyor. Bu da yetmiyor aldığımız üç kuruşluk maaşlarımızdan kesilen vergilerle elimize geçen para hepten kuşa dönüyor. Kısacası işçiler, bu yükün altında ezildikçe eziliyorlar. Elbette bu adaletsizliği tersine çevirmek de ancak haklı tepkimizi birlikte haykırmaktan, tek yumruk olmaktan geçiyor.