Metal sektöründe faaliyet gösteren Metkon 2001 krizinde batan ve yeni yeni toparlanmaya çalışan bir fabrika. 2001’de işten atılan birçok işçi mahkemeyi kazandığı halde hâlâ tazminatlarını alabilmiş değiller. Metkon’da uzun bir zamandır süren haksızlıklar hâlâ devam ediyor. Yaklaşık 3 aydır maaşlar verilmiyordu. SSK primlerinin ödenmemesinden tutun temizlik koşullarının çok kötü olmasına, yemeklerin yenilemez oluşundan servislerin olmamasına dek bir sürü sıkıntı süregeliyordu. Ve sonunda işçiler, maaşları verilene kadar çalışmama kararı aldılar.
16 Nisan sabahı, söylenen sözlerin tutulmadığını gören işçiler harekete geçerek, yönetim binasında çalışan memurları ve patronu aşağı indirdiler. İdari kısımda çalışanların bir kısmını evlerine gönderip, diğer bir kısmını ise “para gelene kadar sizi buradan çıkarmayacağız” diyerek fabrika içinde tuttular. Yapılan görüşmeler sonucu patron akşam saat 5’e kadar bir miktar para bulacağını söyledi ve 1 Mayıs itibarıyla da tüm alacakların verileceği sözünü verdi. Birkaç saat sonra da herkese avans mahiyetinde 200 YTL dağıtıldı.
Şu an üretimin yoğun olmaması patrona yavaş hareket etme imkânı veriyor. Eğer üretim yoğun olsaydı, yani yetiştirilmesi gereken siparişler olsaydı ve işçiler bu koşullar altında bu eylemi yapmış olsalardı, ödenmeyen ücretlerin tamamı kısa bir sürede ödenirdi. Bunu patronlar da, işçiler de çok iyi biliyor aslında.
Ama şu tarafı unutulmamalı ki, asıl sorun örgütlü olmak işidir. İşçiler kendi deneyleriyle örgütlenmenin gerekliliğini bilince çıkarmadıkça, sendikalaşmaktan ve birlikte mücadele etmekten de uzak durmaktadırlar. Patronlar sınıfı 12 Eylül darbesiyle öyle bir toplum yarattı ki, herkes bireyci düşünüyor. Birbirimize, dahası kendimize olan güvenimizi yitirdik. Bu sorunlar elbette sadece Metkon’da yaşanmıyor. Biz işçiler olarak kendi haklarımıza sahip çıkmadıkça da sorunlar devam edecek. İşçi sınıfı ancak örgütlendiğinde güçlü olabilir, örgütsüzse koyun sürüsü gibi patronların peşinden sürüklenip gider.