
19 Nisan Cumartesi günü Taksim Meydanı işçilerin eylemlerine sahne oldu. İlk olarak saat 13’te Gezi Parkında toplanan Herkese Sağlık Güvenli Gelecek (HSGG) Platformunun eyleminde, yaklaşan 1 Mayıs’ı konu alan ve meclisten geçirilen Sosyal Güvenlik Yasasına dair hükümetin takındığı tutumları teşhir eden bir basın açıklaması yapıldı. Üzerinde “SSGSS’ye Karşı Mücadele Sürüyor, 1 Mayıs’ta Taksim’e” yazan bir pankartın ve gündeme dair taleplerin yer aldığı dövizlerin de taşındığı bu basın açıklamasına Yörsan işçileri de pankartlarıyla katıldılar.
Basın açıklamasında, “Şikagolu işçilerin 8 saatlik işgünü mücadelesinde önderlerinin katledilişinden bu yana, bütün dünyada işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanan ve insanlık tarihinin en kitlesel birliğini simgeleyen, hiç kimseyi ezmeyen fakat hiçbir güce de boyun eğmeyeceğini ilan eden yürüyüşün adıdır 1 MAYIS” denildi. Yeni yasayla birlikte kadınların ezilmesi ve sömürülmesinin pekiştirildiğinden, sözde demokrasi savunucusu AKP’nin, kamu emekçilerinin örgütlenmesi ve grev yapmasını önlemek için nasıl da var gücüyle çalıştığından, IMF ve Dünya Bankası gibi emperyalist kuruluşların öncülüğünde işçi sınıfına dönük ağır saldırılara girişildiğinden söz edildi.
Eylem boyunca sık sık “1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanındayız!”, “İşçi-memur el ele genel greve!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganları hep bir ağızdan atıldı.
Açıklamanın sonunda, platform bileşenlerinin Sosyal Güven(siz)lik ve Genel Sağlık(sızlık) Sigortası yasasına karşı sürdürdüğü mücadelenin, yasa tümüyle kaldırılıncaya kadar devam edeceği vurgulandı. Tüm emekçiler 1 Mayıs’a davet edilerek eylem sona erdirildi.
Sosyal Haklar İçin Kadın Platformu oturma eylemi gerçekleştirdi
IMG_2191.JPG [1]

Yörsan ve Arçelik İşçileri: “Sendikal Yasaklar Kaldırılsın!”
HSGG Platformunun eylemine destek veren Yörsan işçileri, Galatasaray Postanesinin önünde yapacakları basın açıklaması için çağrıda bulunmuşlardı. Bu çağrıya kulak veren HSGG bileşenleri, Yörsan işçilerine destek vermek üzere onlarla birlikte Taksim tramvay durağında toplanarak yürüyüşe katıldılar. Tıpkı Yörsan işçileri gibi, sendikalılaştıkları için kapının önüne konan Arçelik işçileri de basın açıklamasında yerlerini aldılar.
İşçiler, “400 Yörsan işçisiyiz, Sendikamıza üye olduk işten atıldık, Yörsan ürünlerini tüketmiyoruz!” pankartı açarak yürüyüşe geçtiler. Fakat polis, işçilerin “sorunlarını dile getirecekleri basın açıklaması dışında başka niyetlerle eylem yapacakları şüphesiyle” (!) yürüyüş güzergâhına barikat kurdu. İşçiler “Emekçiye Değil Sermayeye Barikat!”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması!” sloganlarıyla polise tepki gösterdiler. Sonra pankartların indirilmesi ve slogansız yürünmesi koşuluyla barikat kaldırıldı. İşçiler yürüyüş ve basın açıklaması boyunca “Yaşasın Sınıf Dayanışması!”, “Sendika Hakkımız, Söke Söke Alırız!”, “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz! ”, “Yörsan Tüketme İşçi Hakkı Yeme!”, “Arçelik İşçisi Yalnız Değildir!”, “Gün Gelecek, Devran Dönecek, AKP Halka Hesap Verecek!” sloganlarını attılar.
İşçilerin postane önünde toplanmasıyla birlikte işçi temsilcileri söz alarak kendilerine uygulanan baskıları anlattılar ve taleplerini dile getirdiler. Tek-Gıda İş Sendikası adına konuşan Gökhan Şengün, insanca yaşama isteklerinin patron tarafından nasıl savcıya şikayet konusu edildiğini, hükümetin tutumunun “asığım astık kestiğim kestik” biçiminde olduğundan söz etti. Şengün şöyle devam etti: “Bize yapılan haksızlığı unutmayacağız, bundan sonra çığ gibi büyüyen bir kalabalıkla karşılarına çıkacağız… Ya sıranın bize gelmesini bekleyeceğiz ya da bu haksızlığa dur diyeceğiz!”
Şengün’den sonra Yörsan işçileri adına Gökhan Yıldız söz aldı. Mücadelenin başından beri kendilerini yalnız bırakmayan “Yörsan Yersen İnsiyatifi”ne teşekkür ederek söze başladı. Örgütlenme süreçlerinin sonunda nasıl hukuksuz bir şekilde işten atıldıklarını, sendikalarıyla birlikte 137 gündür fabrikanın önünde direnişlerini sürdürdüklerini, kazanana kadar da mücadeleyi devam ettireceklerini ifade etti.
Arçelik işçileri adına söz alan Sedat Kandil ise, yaptığı konuşmada, 120 gündür grevde olduklarını açıkladı. Kandil, uzun yıllardır aynı işyerinde çalıştıklarını, ama ücretlerinin düşük olduğunu, buna tepki gösterdikleri için de baskıya maruz kaldıklarını söyledi. Nakliyat-İş’e üye olduktan sonra kendilerine uygulanan baskıların daha da arttığını, buna karşın direnişlerini sonuna kadar sürdürmekte kararlı olduklarını ifade etti. Kandil, demokratik kitle örgütlerinden ve basın emekçilerinden de destek beklediklerini söyledi. İşçilerin taşıdığı “Arçelik demek işsizlik demek!” dövizleri dikkat çekti. Konuşmaların ve sloganların ardından basın açıklaması sona erdi.
Devam eden işçi direnişlerinin zaferle taçlanması ancak sendikaların ve işçi kitlelerin sınıf dayanışmasını yükselterek bu direnişlere sahip çıkmasıyla mümkündür. Önümüz 1 Mayıs. Yani işçi sınıfının büyük bedeller ödeyerek tarihine kazıdığı Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü. Gerek işçi sınıfına yönelik saldırıların arttığı ve direnişlerin birbiri ardına patlak verdiği, gerekse pek çok kazanılmış hakkımızı gasp eden SSGSS Yasasının meclisten geçirildiği böylesi bir dönemde 1 Mayıs’ın önemi daha da artıyor. Sermayenin saldırılarını geri püskürtmek ve sınıf dayanışmasını örmek için, işçi sınıfının patronsuz, sömürüsüz, sınıfsız bir dünya isteminin de sembolü olan 1 Mayıs’ta alanlarda olmalıyız!
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın İşçi Sınıfının Mücadele Birliği!