
Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te meydana gelen maden faciasında 301 işçi yaşamını kaybetmişti. Açılan davanın Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşması devam ediyor. Bugünkü duruşmaya mağdur olarak ifade veren Cüneyt Sualp’ın çaresizliği damgasını bastı. İki yıldır işsiz olduğunu söyleyen Sualp, iş bulabilmek için şikâyetten vazgeçtiğini açıkladı.
Bugünkü duruşmada dinlenen Sualp, 4.5 yıldır madenci olarak çalıştığını, kaza günü ise saat 14.20’de tamir için gerekli malzemeleri hazırladıkları sırada amirlerinin talimatıyla, temizlik işine geçtiklerini ifade etti. Temizliğe başladıktan kısa bir süre sonra meydana gelen faciayı anlatan Cüneyt Sualp, şöyle konuştu: “Saat 15.45 gibi, 5’inci bant boyundan az miktarda duman gelmeye başladı. Bunun gelip geçici olduğunu düşünüp çalışmaya devam ettik. Ancak 5 dakika sonra daha yoğun bir duman gelmeye başladı ve elektrikler kesildi. Başlarımızdaki lambalarla idare ettik. Dumanın yoğunlaşmasıyla, temiz havanın olduğu bölüme geçtik. 10 dakika kadar orada bekledik. Sonra bulunduğumuz bölgeye gelen İsmail Adalı’nın talimatıyla, ocak dışına çıkmak için yürümeye başladık. Bu sırada yol üzerinde dumandan etkilenen baygın haldeki arkadaşlarımızı gördük. Onların koluna girip ayağa kaldırdık sonra da bantlara bindirip dışarıya çıkmalarını sağladık.”
İş güvenliği önlemi yok, aşırı üretim baskısı var!
İş sağlığı ve güvenliği uzmanlarını görmediğini belirten Cüneyt Sualp, onların var olup olmadıklarını da bilmediğini dile getirdi. Eskiden ocakta megafon sisteminin kullanıldığını ifade ederek “O sistem sonra kaldırıldı. Eğer megafonlar olsaydı. Olayı, kısa sürede daha çok arkadaşımız öğrenirdi. Böylelikle bu kadar insan ölmeyebilirdi” dedi. Sualp, ifadesinde, müfettişleri de ocakta hiç görmediğini, onların sadece madenin yukarıda kalan bölümleri gezip üretim alanlarına hiç gelmediğini, bunun böyle olduğunu arkadaşlarından duyduğunu söyledi. Aşırı üretim baskısı olduğuna dikkat çeken Sualp, “Bizden fazla iş yapmamız istenirdi. Bir iş yapacağımız yerden 1,5, 2 kat daha fazla iş yapma baskısı vardı. Baskı çok fazlaydı. Hatta bir seferinde vardiya amiri, bant durduğu, çalıştırmadığı için kendi görevlisini dövdüğünü gözlerimle gördüm” dedi.
Örgütsüzlük ve çaresizlik kahrediyor!
Cüneyt Sualp, ifadesinin sonunda, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı’nın “Şikâyetçi misin?” sorusuna, “İki yıldır işsizim. İki çocuğuma bakıyorum. Ödünç para alıp buraya, duruşmaya geldim. O yüzden şikâyetçi olmaktan vazgeçiyorum” yanıtını verdi.
Çok açık ki Sualp’in şikâyetçi olmamasının nedeni işsiz kalması, şikâyetçi olarak dava açtığı için iş bulamamasıdır. İşsiz kalan işçi, para bulamadığı için dava sürecini de takip edememektedir. Soma katliamı davası bir kez daha işçilerin örgütsüzken ne denli çaresiz olduklarını gözler önüne seriyor. Eğer işçi sınıfı örgütlü olsa ve patronlar sınıfının karşısına güçlü bir şekilde dikilebilseydi, işçiler dayanışmayı büyütür ve Cüneyt Sualp’ı yalnız bırakmazlardı. Şimdi işçilerin örgütsüzlüğünden yararlanan Soma Holding, o zaman işçilere baskı yaparak şikâyetlerini geri çektiremezdi.