Tek tip insan nasıl yaratılır diye düşünürken, yeni girdiğim işyerinde bunu net olarak gördüm. Herkesin üniforması aynı. Yeni işe başlayan bir işçi ayırt edilemiyor bile. İşyerinde her şey izinle yapılıyor; paydoslarda yemekhaneden dikimhaneye inerken ustabaşından izin alınıp öyle iniliyor. Öğlen yemek paydosu 1 saat. Dışarı çıkmak yasak, 50 dakika yemekhanede oturmak zorundayız. 10 dakika kala dikimhaneye inip tuvalet ihtiyacını giderebilirsin. İş başında tuvalete gitmek yasak, ancak altına yapacak duruma gelince izin veriyorlar. İşyeri iç çamaşırı üretimi yapıyor. İşyerinde 70 kadın işçi 10 da erkek işçi çalışıyor. Erkeklerin paydosu ayrı. İşçilerin birçoğu sigortasız ve servisleri yok. Yol parasını kendi ceplerinden veriyorlar. Kimisi de yarım saat yol yürüyüp öyle geliyor işe. Asgari ücret bile olmayan üç kuruş patrona çok geliyor: bir ay 350 bir ay da 700 YTL. İşçiye iyi aylık veriyormuş! Hâlbuki insanlar bu paraya nasıl geçiniyorlar diye düşünmüyorlar.
Kapitalizm insanları tek tip haline dönüştürüyor. Sorgulamayan bir toplum yaratıyor. Her zaman egemen olan sınıfın ideolojisi hâkimdir kitle üzerinde. Bunun için kullandığı en güçlü aygıtı ise medyasıdır. Bizleri televizyon dizileriyle, tozpembe hayallerle uyutuyor. Gerçek yaşamlarımıza dair hiçbir şey yok bu dizilerde. Birilerinin zengin hayatı, evlerinin mükemmel bahçeleri ve mutlu aile yaşamları yansıtılıyor. Hangimizin evi dubleks, önünde mükemmel bir bahçesi var? Çoğumuz kirayı nasıl ödeyeceğim, aybaşını nasıl getireceğim diye düşünürken, bir an burjuvazinin pembe dizilerinde kendimizi hayal ediyoruz. Bütün hayatımızı burjuvazi planlıyor. İzlediğimiz dizileri ertesi gün işyerinde döne döne birbirimize anlatıyoruz. Dizideki yaşantıyı kendimizle bütünleştirmeye çalışıyoruz. Ve kendi sorunlarımızı unutuyoruz. Burjuvazinin amacı da bu değil mi? Tek tip insan yaratmak patronların işini kolaylaştırıyor. Peki, biz işçiler robot muyuz? Tabii ki hayır! Biz işçiler olmadan burjuvazi hiçbir halta yaramaz. İşçi sınıfının üretimden gelen kocaman bir gücü var. Birleştiğinde kimse önüne geçemez. O zaman patronlar kaçacak delik arayacaklar. Bizleri, sorgulamayan, tek tip insanlar haline getirmelerine dur demeliyiz.
Dünyanın her yerinde işçi sınıfı aynı koşullarda yaşıyor. Bilinçlenmeliyiz, işyerlerinde arkadaşlarımıza bu sistemin pisliklerini anlatmalıyız. Bizleri örgütsüz bir toplum haline getirdiklerini, işçi sınıfının birleştiğinde neleri yapabileceğini anlatmalıyız. Beyinlerimizi işçi sınıfının bilimiyle donatmalıyız, çünkü bütün bu kötülüklerin kaynağı kapitalist sistemdir. Örgütlenmeliyiz ve mücadele etmeliyiz. Başka da çıkar yolumuz yoktur.