Merhaba emekçi dostlarım ve merhaba emekçilerin yanında olanlar…
Ben de sizler gibi işgücümü satarak hayatını devam ettiren bir kardeşinizim. Yani sizler gibi her zaman daha iyi şartlar aramak zorunda olan birisiyim. Çünkü biz işçiler için hayat hiçbir zaman kolay olmadı. Hep dişimizle tırnağımızla kazıyarak kazanmak zorundayız. Benim hayat hikâyeme gelince, ben de daha iyisini ararken yolum IFF Aroma fabrikası ile kesişti.
Buradaki işçiler artık tek ses olmak istiyordu. Sendikalaşmak istedik. Vatandaşı olduğumuz devlet sözde bu hakkı bize anayasasında tanıyordu. Üstelik IFF de bu hakka saygı duyacağını ILO sözleşmesi ile kabul etmiş, hatta kendi iç tüzüğünde işçiler böyle bir şey isterse yöneticilerden bunun için gerekli ortamı hazırlamasını istemiş!
Ama ne yazık ki işler şirketlerin kâğıtlara yazdığı gibi ya da kanunlarda yazdığı gibi yürümüyor. Kanunlar patronlar için çok bağlayıcı değil. Türkiye’deki yöneticilerimiz de bunları fırsat bilerek, işçilerin birlik olmasını, haklarını isteyebilmelerini kabullenemiyorlar. Ve ne yazık ki çözümü işçilerin haklarına saldırmakta buluyorlar.
Nitekim bizim de haklarımıza saldırarak birlik olmamıza engel olmaya çalıştılar. Ama benim güvenebileceğim, sıkı sıkıya yumruk olmuş arkadaşlarımı bu saldırılarla yıldıramadılar. Onlar o kadar dirençli ki bu ezici çarkın tüm dişlerine karşı dik durdular. Türkiye’deki emekçilere örnek oldular.
Ama henüz sınıf kardeşlerimizden beklediğimiz desteği tam olarak almış değiliz. Burada devreye emeğin uluslararası destekçileri girdi. Sınıf dayanışmasının dil, din ve ırk ile sınırlı olmadığını bize gösterdiler. 30 koca yüreğe ümit tohumları ekip onlara yeniden güç verdiler. Her şeyden önemlisi “SINIFINA SAHİP ÇIK” mantığını bizlere öğrettiler.
Kendilerine tüm işçi sınıfı adına ve 30 dava arkadaşım adına teşekkür ediyorum ve yaşasın emeği ile kazananlar, yaşasın emekçinin ve emeğin yanında olanlar diyorum. Tek yürek ve tek ses olarak YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI diyorum.
Sendikalaşma hakkını kullandığı için işten atılan IFF işçisi
***
iff1.jpg [1]
Merhaba sınıf kardeşlerim,
Ben Türkiye’de IFF Aroma fabrikasında çalışmakta olan bir direnişçi işçiyim.
Uzun zamandır işyeri önünde direnişteyiz. Durumumuz gerçekten de zorlaşmaya başladı. Belki haberiniz vardır. IFF işçileri olarak bir karar alıp sendikaya başvurduk. Gereken çoğunluk sağlandıktan sonra da yetki başvurusunda bulunduk ve Ankara’dan da bize yetki belgesi geldi.
Peki, neydi bizi sendikaya yönlendiren?
Bu tarz firmaların, yani özellikle büyük uluslararası firmaların sözde ilk kuralı sağlıklı çalışma ortamı ve iş güvenliğidir. Böyle firmalar sözde işçinin önerilerine kulak verir, işçinin sorunlarını dinler. Oysa işçiler, firmayı gerekeni yapmaya zorlamadıkça firmalar işçilerin taleplerini kulak arkası eder. İşte IFF Türkiye de işçilerin hiçbir talebini duymadığı için işçiler sendikaya başvurdu.
IFF Aroma şirketinin ilkeleri arasında hemen 2. maddede işçilerin sendika hakkına saygı duyulacağı yazılmış. Biz IFF işçileri olarak hepimiz bu vaadi biliyoruz. Durum buyken, firma ilkeleri böyleyken ve bizim sendikalaşma sürecimizde her şey kuralına uygunken yönetimin üslubu ve tutumu çok farklı oldu. Biz işçilere sanki biz hırsızlık yapmışız gibi, makinelere zarar vermişiz gibi davrandılar. Bizi işten attılar. Hani nerede IFF Aroma’nın sözde ilkesi olan sendika hakkına saygı?
Ben evliyim ve 2 çocuk babasıyım. Annemle beraber kendimi de sayarsam 5 kişiye bakmakla yükümlü olan bir insanım. Yaklaşık 110 gündür hakkım olanı alabilmek için fabrikanın önünde gece-gündüz, soğuk-yağmur demeden duruyoruz. Direniyoruz. Umudum olmasa hiç durmam ama inancımdan da asla vazgeçmeye niyetli değilim.
Ama kimi sorunlar da yaşamıyor değiliz. Ailemle doğru dürüst diyalogum kalmadı. Anlattıklarıma ne annem ne de eşim inanmıyor. Sinirler had safhada. Bizim burada aile önemlidir. İşte sorumluluklarımı bildiğim için bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum. Ama çok zor günler yaşıyorum. Çocuklarıma babalık yaparken doğru yoldan para kazanmak, emeğimle alın terimle onları geçindirmek istiyorum. Ama bize yapılan haksızlığın sorumlusu olmadığımı, onurlu bir direniş içinde olduğumu herkes anlamıyor. Eşim ve annemle aram açıldı. Çocuklarıma güler yüz gösteremez oldum. Borçlar birikti. Faturaları, kredi kartı borçlarını ödeyemiyorum. Diyorum size, haksız olsam inanın bir gün bile durmazdım fabrika önünde. Ama haklı olduğumu, haklı olduğumuzu ben biliyorum, siz de bilin! Sınıf kardeşlerim, lütfen desteğinizi esirgemeyin bizden.
110 güne yakın bir süredir burada direniyoruz. Direneceğiz de! Ama bizim sesimizi siz de duyun. Sınıf dayanışmasını, mücadeleyi büyüterek bize yardımcı olun. Bizler de sizler gibi işçiyiz. Haklıyız ama haksız olana ses çıkarınca kapının önünde mi bulacağız kendimizi? Bize bir el uzatmayacak mısınız? Bu durumu değiştirmek için işçiler olarak mücadele etmeyecek miyiz?
Hakları için direnen bir IFF işçisi