
İnsanların olmazsa olmaz ihtiyaçları vardır. Beslenme, eğitim, giyim, sosyal hayat, barınma gibi. Kuşkusuz bu ihtiyaçların başında barınma ihtiyacı geliyordur. Özellikle de soğuk kış günlerinde başını sokacak sıcak bir yer gereksinimi bütün canlılar için hayati önem taşıyor.
Ben Gebze’de 2+1 dairede yaşayan bir işçiyim. Gerçi daire demeye bin şahit lazım ama imkânlar ancak buna elveriyor. Öyle bir daire düşünün ki, yanından kamyon gibi büyük bir araç geçtiğinde sanki deprem oluyormuş gibi sallanıyor. Rutubet desen var. Her türlü haşere mevcut, ev ev değil, dersin hayvanat bahçesi. Aylık 400 lira kira veriyordum. Ta ki ev sahibi beni çağırıp “sene başından itibaren kirayı 450 lira yapıyorum” diyene kadar. Ben de madem zam yapıyor diyerek yeni bir ev aramaya karar verdim. Benim aklımda 450 liraya cillop gibi bir ev bulurum hayali vardı. Neyse bir Pazar günü kiralık bir ev bulurum umuduyla dolaşmaya başladım. Emlakçılara gidilmez diye düşündüm. Komisyon falan derken altından kalkamazdım. Daha görüştüğüm ilk ev sahibinden anladım ki benim işim hiç de o kadar kolay olmayacak. Ev sahibi 2+1 daireyi dolaştırırken, “bak oğlum, seni kandıracak değilim, benim ev biraz küçük, ama kışın sıcak olur” diyerek beni ikna etmeye çalışıyordu. Ben de “amca kira ne istiyorsun?” diyerek sadede gelmeye çalıştım. Amca “oğlum seni sevdim. Temiz bir çocuğa benziyorsun sana 600 lira olur” dedi. Onu duyunca “tamam amca ben daha sonra yine uğrarım” dedim. Amca arkadan hâlâ bağırıyor, “böyle bir ev bulamazsın.” Neyse aramaya devam ettim. Bir evin camında kiralık ilanını görünce hemen aradım. Bir abla “hemen geliyorum” diyerek telefonu kapattı, 5 dakika geçmeden yanımda belirdi. Evi dolaştırdı. Ev gerçekten de güzeldi. Abla başladı saymaya; “evde ısı yalıtımı var. Geçen sene boyandı. Odalar büyük ve geniş. 800 lira kira istiyorum. 2 aylık da depozito verirsen anlaşırız.” Bunları duyunca akşama kadar dolaşmanın verdiği stresle “abla evi satın almıyorum. Sadece kiralamak istiyorum. Senin asgari ücretten haberin yok herhalde” dedim. Ablanın cevabı efsane oldu; “oğlum ayağını yorganına göre uzatacaksın. Benim ev sana göre değil o zaman.” Zannedersin ablanın evi boğazda yalı. Altı üstü Gebze’de 3+1 daire. Ama kiralar o kadar uçuk ki Gebze’de asgari ücretle çalışan işçiler ev bulamıyor. Maalesef Gebze’de durum bundan ibaret. Bir işçi kenti olan Gebze’de asgari ücretle çalışan bir işçinin ev bulabilmesi için maaşının yarısından fazlasını gözden çıkartması gerekiyor. Haliyle ben dolaşmaya, başka ev aramaya devam ettim.
Akşam olmuş ve ben hâlâ bir ev bulamamıştım. Ev sahibi kadının dediği geldi aklıma. “Ayağını yorganına göre uzatacaksın.” Abla yorgan her geçen sene biraz daha kısalıyor, sen ne yorganından bahsediyorsun. Bir işçi kenti olan Gebze’nin herhangi bir mahallesinde kiralık ev arayayım dedim sonuç hüsran. Kendi bütçeme göre bir ev bulamadım. Ha, şu detayı da atlayamayacağım. Ben asgari ücretin biraz üzerinde çalışan bir işçiyim. 1500 lira maaş alıyorum. Ben bile Gebze’de ev bulmakta güçlük çekiyorken asgari ücreti 1300 lira yaptık diyenlere sesleniyorum. Beyler sizin ev kiralarından haberiniz yok herhalde!