Bizler çeşitli tekstil fabrikalarında çalışan kadın işçileriz. Son süreçte asgari ücrete gelen “zam” bizlerin de fabrikalarında, işçiler arasında hepten huzursuzluğa neden oldu. Örneğin son dönemlerde bazılarımızın çalıştığı yerlerde eski işçileri çıkarıyorlar. Daha düşük ücrete, yani asgari ücrete çalıştırıyorlar. Patronlar asgari ücrete gelen zammı bahane ederek maaşlarımızı düşük tutuyor.
Aramızdan birkaç arkadaşımız patrona gidip “asgari ücret farkımızı alacak mıyız, maaşlarımızda iyileştirme olacak mı?” diye sorduklarında patronun işçiye cevabı “şuan bir şey söyleyemem, sabredin, bekleyin, bu işyerinin zammı her yıl yedinci ayda yapılıyor” oldu. Bu cevabı kabullenmeyen işçi arkadaşlarımız çözümü işten ayrılmakta buldular. Fakat hangi işyerine gidersek gidelim, eğer bilinçsiz ve örgütsüzsek sorunlarımız hiç bitmeyecek. Birçoğumuz çeşitli sorunlar yaşıyoruz: Kimimiz tuvaletlere izin alarak ya da kart basarak gitmek durumunda kalıyoruz. Özellikle birçoğumuzun işyerlerinde yemekler yenilmeyecek kadar kötü durumda. İnanın köpeğin önüne koysalar yemez ama patronlar bu yemeği bize layık görüyor.
Bu sorunların yanı sıra erkek şeflerin kadınlara karşı hakaretleri bizleri rencide ediyor. Erkek işçilerin ücretleri kadın işçilerin ücretinden yüksek tutuluyor. Oysa aynı işi yapıyoruz. Patronlar işçilerin rekabet etmesi için ellerinden geleni yapıyor. Başımızın belası olan, sayıyla iş yapma, işçileri hepten birbirine düşürüyor. “Sen az yaptın, ben çok yaptım” gibi tartışmalar oluyor. Fakat ne kadar yaparsan yap ne ücretimiz yükseliyor ne de adam gibi muamele görüyoruz. Biz işçilerin sırtından kazandıkları yetmiyormuş gibi diline, dinine karışıyor, oralısı buralısı diye ayırıyorlar.
Örgütsüz olduğumuz için de patronların kurdukları bütün tuzaklara düşüyoruz. Siz hiç gördünüz mü patronların kazandıklarında bizimle paylaştıklarını? Fakat her kriz yaşandığında bedeli ödeyen, her daim biz işçiler oluyoruz. Hemen bizleri zorla izne çıkartıp ücretlerimizi düşürmeler veya geç ödemeler başlıyor. Sonra da patronların klasik açıklamaları oluyor: “Arkadaşlar önümüz kriz; iş yok, para yok. Sizlerden fedakârlık bekliyoruz. Biz bir aileyiz; bu krizden birlikte çıkacağız.” Yalanlarını bizlere yutturmaya çalışıyorlar. Oysa her şeyi işçiler üretiyor. Patronları bizler zengin ediyoruz. Yüz binlerce tekstil işçisi var. Gücümüzü birleştirelim, örgütlü mücadeleye katılalım. O zaman patronlardan hesap sorabiliriz. Daha insanca yaşayacak bir dünya yaratmamız mümkün!