
12 saat oldu fabrikadaydı
Hem düşünüp hem durmadan çalışmaktaydı
Düşünüyordu İşçi Ali
Ne çocuk olabilmişti, ne genç ne de serseri
15’inden beri alnında soğumamıştı teri
Başını sokacak bir evi vardı
Evde iki çocuğu bir de güzel karısı
İki çocuğu vardı ellerinizden öper,
Lakin kursaklarındaki lokmaya uzanan eller
Acıtırdı canını
Çok acıtırdı
Düşündü İşçi Ali
“Uyumuşlardır,
Onlar uyumadan eve dönmediğime darılmışlardır.
Neden her gün mesai var?
Onca insan, bu saatte, burada, böyle ne yapar?
İşe yetişmek için sofrada bıraktım sıcak çayımı
Neden göremiyorum üç gündür çocuklarımı?
Onların ekmeği kaçırır uykularımı.
Gece gündüz çalışırım uyuyamam
Geçim derdi uyutmaz mesaiye kalmasam
Lakin mesailer bana hep zarar
Aklımı kurcalıyor tuhaf tuhaf sorular
Derler ki çalışan kazanır
Hep çalıştım
Çok çalıştım
Kazanamadım sefaletten başka şey
Neden?
Derler ki asılır her koyun kendi bacağından
Ama besbelli insan başka türlü muamele görüyor
Bizim şu fabrikada 500 işçi çaresiz, işine asılıyor.
500 işçi bir patrona kölelik ediyor.
Beraberce çalışıp beraberce aç kalıyor
Beraberce hasret çekiyor uykuya
Ömrümüz sabun gibi beraberce eriyor.”
Makineler vızır vızır işliyor,
Makineler gibi işliyor zihni İşçi Ali’nin
Metal şekil aldıkça sorular çoğalıyor:
“Neden üç kuruş için bir ay çalışmaktayız?
Ekmekten başka nimet bilecek mi çocuklarımız?
Madem koyun değil insanız
Var mıdır başka maharetimiz?
Madem ellerimiz üretir her güzelliği,
Değiştiremez miyiz geleceği?
Madem emeğimiz döndürür şu dünyayı
Sömürdükçe semiren şu patronları atabilir miyiz başımızdan?
Kurtulabilir miyiz köle olmaktan?
Biz olmasak neye yarar makineler
Sömürüldüğümüz yeter deyip işçi kardeşlerimle
Yürüsek üstlerine nereye kaçar patronlar?”
Düşündü İşçi Ali, kararını verdi
500 kişi beraber çalışıyorsa o vakit hiçbiri yalnız başına düşünmemeli
İnsan sadece karnı ekmekle doysun diye çalışmamalı
Soruları çoğaltmalı, cevapları birlikte aramalı!