
AKP’nin “reform”, “müjde” gibi süslü ifadelerle, doğum yapan kadın işçilerin haklarına dair Meclis’e sunduğu taslak yasalaştı. Bu yasayla çalışan kadınların pek çok yeni hak elde ettiği, kadınların istihdama daha fazla katılacağı, doğum yapan çalışan kadınların sorunlarının çözüleceği iddia ediliyor. Oysa yasadan kadınlar için çıka çıka esnek çalışma ve güvencesizlik çıkmıştır. Getirilen düzenlemeyle amaçlanan bir yandan işgücünü esnekleştirmek ve ucuzlatmak, bir yandan doğum oranlarını arttırmak ve çocuk bakımı yükünü tamamen kadının sırtına yıkmaktır. Yasayla sözde “kadınlara tanınan haklar” özel istihdam bürolarının meşrulaştırılması için bahane de teşkil ediyor.
Hamilelik, doğum ve doğum sonrası işçi kadının ve işçi ailesinin yaşadığı sorunlar durumu iyice ağırlaştırıyor. Hamilelik sırasında işten atılma korkusu, verimin düşmesi bahanesiyle maruz kalınan baskılar, doğum izninin yetersizliği nedeniyle hem annede hem bebekte oluşan travmalar, emzirme izninin yetersizliği ve işyerlerinin emzirme için uygun olmaması sebebiyle sorunlar yaşanıyor. Yasa, tüm bu sorunlar karşısında kadınlara “yarım gün çalışma hakkı” veriyor.
Yasa, doğum sonrası analık izni süresi sonunda kadın işçiye, süt izni olmaksızın, ilk çocuk için 2 ay, ikinci çocuk için 4 ay, 3. ve sonraki doğumlar için 6 ay yarı zamanlı çalışma “hakkı” getiriyor. Yarı zamanlı çalışma karşılığında tam maaş alınacak ama aradaki fark patronların cebinden değil işçilerin parası olan İşsizlik Fonundan karşılanacak. Kadın işçinin yarı zamanlı çalışmayı talep etmesi sözde işten çıkarma gerekçesi yapılamayacak. Ama hamile kalan kadınların karşı karşıya kaldığı uygulamalar, patronların işçi çıkardıkları için doğru düzgün bir yaptırımla karşılaşmamaları kadın işçiler için güvenceli çalışma diye bir şey olmadığını gösteriyor. İşçiler patronların örgütsüz işçileri ne kadar kolay işten attıklarını, bin bir oyunla tazminat vermekten nasıl kurtulduklarını iyi bilirler. Medyada “çalışan kadınlara müjde” olarak servis edilen bu yasada olumlu görünen ne varsa çalışma hayatının gerçeklerine çarpıp geri dönecek.
İşverenler kadın işçi çalıştırmayı tercih etmeyecekler. Çalıştırdıkları zaman daha da ucuza çalıştıracaklar. Doğum iznine ayrılan, yarı zamanlı çalışan kadınların yerine özel istihdam bürolarından işçi kiralanacak. Kadın işçilerin doğum izinleri özel istihdam bürolarından geçici, ucuz, güvencesiz işçi kiralamanın bahanesi haline gelecek. İşçiler iyice köle durumuna düşürülecek. Doğum sonrası yarı zamanlı çalışacak kadın işçinin boşluğu güvenceli istihdamla değil özel istihdam bürosundan kiralanacak işçilerle kapatılacak ve işçilerin arasına daha derin ayrımlar sokulacak. “Kölelik bürolarından” kiralanan işçi doğum yapan kadının izni bitince kendini kapı önünde bulacak. “Kölelik büroları”, kıdem tazminatının gaspı, esnek çalışmanın yaygınlaştırılması ile işçi için tek bir işyerinde yıllarca güvenceli olarak çalışma, kıdem biriktirme, emekli olma imkânı tamamen ortadan kalkacak.
Yarı zamanlı çalışma sonucu ücretin yarısının İşsizlik Fonundan karşılanması da büyük bir ayak oyunudur. Zaten İşsizlik Sigortası Fonu büyük oranda patronlara peşkeş çekiliyor. Kıdem tazminatı yükü patronların üzerinden alınıyor. Kadınların yarı zamanlı çalışma ücreti işçilerin fonundan karşılanıyor. O zaman burada işçiler nasıl bir “hak” elde etmiş oluyor? İşçilerin ücreti kendi fonlarından ödetiliyor, sonra da işçiye “sana yeni haklar verdik” deniliyor. Ürettikleri zenginliklerden daha fazla pay almak işçilerin hakkıdır. Oysa yasa bu payı arttırmıyor, tersine azaltıyor. İşçi ücretleri ile patronların serveti arasında bu denli büyük bir uçurum varken patronların servetini daha da arttıracak uygulamalar işçi düşmanı uygulamalardır. Ne yazık ki kadın işçilerin payına daha büyük saldırılar düşüyor. “Reform” diye sunulan bu uygulamalar işçi kadınların ve işçi ailelerin sorunlarını çözmeyecek, çok daha büyük sorunlar yaratacaktır.
İşçi kadınların talepleri nettir: Doğum ve emzirme izinleri ücretli olarak uzatılmalıdır, her işyerinde çalışan kadın sayısına bakılmaksızın nitelikli kreşler açılmalıdır, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Sermaye sınıfı ve emrindeki AKP hükümeti elbette bu talepleri kendi rızasıyla yerine getirmeyecek. Sorunlarımızın çözümü ve haklarımızı korumanın yolu bunun için mücadele etmekten ve örgütlenmekten geçiyor. UİD-DER Kadın Komitesi’nin “Emekçi Kadınlar Mücadeleye! Kadına Şiddete Hayır, Her İşyerine Kreş, Doğum İzni Uzatılsın, Gece Vardiyası Yasaklansın!” kampanyasına sahip çıkmak, büyütmek ve bu kampanyayı sendikalarımıza taşımak önemli ve büyük bir adımdır. Emekçi kadınlar olarak haklarımız ve çocuklarımızın geleceği için örgütlenelim, mücadele edelim.