20 Şubat Cumartesi günü Sefaköy temsilciliği olarak bir film gösterimi düzenledik. Çeşitli sektörlerde çalışan işçilerin, meslek liseli ve üniversiteli öğrencilerin katıldığı film gösteriminde “Büyük Diktatör” filmini izledik. Charlie Chaplin’in yönettiği ve başrolünü oynadığı bu film, içinden geçtiğimiz dönemle benzerlikler gösteren Nazi Almanya’sını, faşist diktatörlüğün Yahudilere yönelik uygulamalarını ve Adolf Hitler’i konu ediyor.
Sessiz filmleriyle bilinen Charlie Chaplin, ilk sesli filmi olan “Büyük Diktatör” ile sessizliğini bozmuş ve dönemin faşist diktatörlüklerini ironik bir biçimde eleştirmiştir. Henüz toplu katliamlara uğramayan Yahudiler, ya toplama kamplarında ya gettolarda hapsedilmiş vaziyette ya da başka ülkelerde daha iyi bir yaşam umuduyla göç etmektedirler. Chaplin’in canlandırdığı Yahudi bir berber ve komşusu olan Yahudi bir aile etrafında dönen filmde diktatörlüğün Yahudiler üzerinde yarattığı yıkımlar anlatılıyor. Öte yandan yine Chaplin’in canlandırdığı Adenoid Hynkel (Adolf Hitler), Propaganda Bakanı Garbitsch (Goebbels) ile arî ırktan oluşan bir Alman imparatorluğu kurmanın, Avusturya’yı ve bununla birlikte dünyayı işgal etmenin planlarını yapar. Bir dizi olaydan sonra, askerler toplama kampından kaçan ve Hynkel’e benzeyen Yahudi berberi gerçek Hynkel sanırlar. Gerçek Hynkel ise kaçak sanılır ve hapse atılır. O sırada Avusturya işgali gerçekleşmiştir ve bunun üzerine gerçek Hynkel sanılan berberden bir konuşma yapılması beklenir. “Umutsuzluğa kapılmayın!” diye seslenir kendisini dinleyen tüm insanlığa. “Güce siz insanlar sahipsiniz. Makineleri yapacak güç sizdedir. Bu hayatı olağanüstü mutluluk serüvenine çevirecek olan yine sizlersiniz. Öyleyse, insanlık ve demokrasi adına bu gücü kullanalım. Diktatörler kendilerini özgürleştirir ama halkı esarete mahkûm ederler. Dünyayı özgürleştirmek için savaşalım, ulusal sınırlar olmadan yaşayabilmek için; hırstan, nefretten ve hoşgörüsüzlükten kendimizi arındırmak için… Bilimin ve gelişmenin bütün insanlığa mutluluk getireceği bir dünya için savaşalım” diyerek bitirir seslenişini.
Ekonomik krizle birlikte yürüyen emperyalist savaş, örgütsüz ve bilinçsiz kitleleri umutsuzluğa sürüklüyor. Kutuplaşan işçi ve emekçiler, ya birbirlerinin gözleri önünde katlediliyor ya da birbirlerine düşürülüyorlar.
Film sonrasında yaptığımız sohbetlerde, bu gidişata dur demek ve umutsuzluğa kapılmamak, tarihten ders çıkarmak gerektiği üzerinde duruldu. Filmden etkilendiklerini söyleyen işçi ve öğrenciler, işyerlerinde, fabrikalarda, okullarda iktidarın kutuplaştırma ve düşmanlaştırma politikalarına karşı mücadele edilmesi gerektiğini dile getirdiler.
Etkinlik yapılan sohbetlerin ardından son buldu.