Merhaba işçi kardeşlerim. Ben de sizler gibi bir fabrikada çalışıyorum, birçoğunuzun çalıştığı gibi sendikasız ve örgütsüz. İçinizi karartmak istemem ama işler burada çok kötü. Makineler bozuk, işçi sağlığı ve güvenliği denen bir şey yok, yemekler yenmiyor, tuvaletler pislik içerisinde. Sizlerin anlayacağı, çok sorunumuz var. Patron bunların hepsinin farkında ve sırf bu yüzden genç işçi almak yerine emekli ya da emekliliğine üç beş sene kalan “boyun eğecek, kabullenecek” işçileri tercih ediyor. Ve de üretim aralıksız devam ediyor.
Ocak ayı bitti, Şubat ayı bitmek üzere ve biz hâlâ ne zamlarımızı öğrenebildik ne de maaşlarımızı alabildik. Dün işyerimizde bir toplantı yapıldı ve genel müdürümüz şunları söyledi: “Sizlere zam yapabilmemiz için bizim de müşteriden almamız gerekiyor. Elimizden gelenin en iyisini yapacağımıza hiç şüpheniz olmasın. Eğer daha çok çalışırsanız daha iyisini alacaksınız. Patronumuzun iş olduğu sürece size vermemek gibi bir düşüncesi olamaz. Bizler sizlerin temsilcisiyiz ve hakkınız olanı vereceğiz.” İşçilik hayatımda bu türden konuşmaları çok duydum. Eminim sizler de duymuşsunuzdur. “Köpeksiz köyde değneksiz geziyorlar” sözü tam da bunlar gibisi için söylenmiş. Başka bir sorumlumuz ise şunları söylüyor: “Elimizde iş olmadığı halde 15 işçi aldık. Onların da ayrı masrafları var. Yeni işler aldıkça emin olun bunu siz de maaşlarınızda göreceksiniz. Bu zamlarda aranızda üzülen arkadaşlarınız olacak. Onlar şöyle bir düşünsünler neden biz alıyoruz diye. Çok konuşup orada burada laf edenler zam almayacak, onlar burada barınamayacak. Ama diğerleri morallerini bozmasın, işine sahip çıksın ve çalışsın.” Bunlar bu gücü nereden mi alıyor? Tabi ki bizlerin örgütsüzlüğünden! Bizler boyun eğdikçe onlar bu palavralarla gözlerimizin içlerine baka baka bizleri kandırmaya devam edecekler. Para yok, iş yok, müşteriden tahsilât yapamadık, maaşlarınızı hesaplayamadık gibi bahanelerle tüm bedel işçilere kesiliyor.
Kardeşlerim, bizler sustukça onlar sırtımızdan büyümeye devam edecekler. Yasal olan sendikalı olma hakkımızı kullanamıyoruz. Kıdem tazminatımız elden gidiyor. Savaşlarla canlarımıza göz dikiyorlar. Gözü doymaz bu açgözlü korkunç yaratıklar, doğmamış çocuklarımızın hayatlarından çalıyorlar. Gelin UİD-DER’de örgütlenip, haklarımıza sahip çıkmak için el ele verelim. Patronların karşısına tek vücut olarak çıkalım ki çocuklarımızın geleceğini kurtaralım.