Irkçılık ve milliyetçilik, egemenlerin işçileri ve emekçileri yönetmek, egemenlikleri altında tutabilmek için ortaya çıkardıkları ve kendi çıkarları doğrultusunda kullandıkları ideolojilerdir. Bu gibi kavramlar, bir avuç egemen tarafından çeşitli yollarla doğal hale getirilmeye çalışılıyor. Bize sürekli pompalanan milliyetçilik düşüncesi günlük hayatımızdaki bazı söylemlerimizle kendini ortaya çıkarıyor. Geçmişten bugüne değin gelen ve günümüzde halen kullanmaya devam ettiğimiz atasözleri ve deyimler buna örnektir.
“Arap saçına dönmek” asıl anlamıyla bir şeyin karmaşık olması olarak kullanılsa da aslında Arap halkına yönelik ırkçı bir yaklaşımdır. “Ayıdan post, Kürt’ten dost olmaz”, “Ermeni dölü”, “Rum tohumu”, “Yahudi pazarlığı yapmak” “Çıfıtın oğlu” (Yahudiler kast ediliyor) gibi pek çok örnekleri olmakla birlikte tüm bunlar, egemenlerin tehdit olarak gördüğü kesimi dışlamak, aşağılamak ve bu durumu halkın gözünde meşru kılmak için ortaya atılmıştır. Günümüzde de bu tip deyimleri çevremizden sık sık duyuyoruz. İnatçı birine inatçısın demek yerine “sende de gavur inadı var kardeşim” deyip, aslında dini farklı olan insanları bu tarz söylemlerimizle dışlayabiliyoruz. Ama şunu tekrar hatırlamalıyız ki bu tarz ayrımlar ancak patronların işine yarar. Oysaki aynı fabrikada çalışan, aynı işi yapan, aynı maaşı alan işçileri birbirinden ayıran bir nokta yoktur.
Bu yüzden ki işçi abilerim, ablalarım, arkadaşlarım, gelin ayrımları bir kenara bırakalım, bugünlerde artarak devam eden saldırılara geçit vermeyelim. Fabrikalarımızdaki, işyerlerimizdeki, okullarımızdaki arkadaşlarımızın dili, dini, ırkı ne olursa olsun el ele, omuz omuza verelim ve bu saldırılara karşı hep beraber mücadele edelim.
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!