
Bazen bıktırıcı iş koşulları içinde kendi kendimize serzenişte bulunur ve “eşşek gibi” çalıştığımızı söyleriz. Şüphesiz eşekten daha fazla çalışıyoruz ama bu söz dilimize dolanmış durumda.
Günümüzle bir bağlantısı olduğu için sizlere çocuk yaşlarda yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Çocukluğumun geçtiği köyde, her evde mutlaka bir eşek vardı. Bu eşekler, köylüler için önemliydi, çünkü bütün ağır işleri onlar yapardı ve karın tokluğundan başka da bir masrafı yoktu. Bu eşekler yaşlanana kadar kullanılır, yaşlanıp iş göremez hale gelince de bir kenara atılır, aç bırakılırlardı.
Bizim de bir eşeğimiz vardı. Eşeğin işinin olmadığı her gün, geniş bir araziye ön ayağının birini uzun bir zincirle bağlar ve akşam gider alıp geri getirirdik. Bir öğle sonu annem yanıma gelip, eşeğin zincirinin burada olduğunu, eşeği kopuk zincirle bağlamış olduğumu, bir an önce gitmezsem eşeğin bir yerlere kaçacağını söyledi. Ben de alelacele eşeğin olduğu yere geldim ve eşeğin yerinde olduğunu ama annemin dediği gibi zincirin kopuk olduğunu gördüm. Ama eşek oradan ayrılmamıştı, neden?
Çünkü ona çizilen sınırlara ve ayağındaki zincirlere ikna olmuştu. Yıllar öncesine ait bu anıyı anlatmamın sebebi, içinde bulunduğumuz koşulların bizleri ne hale getirdiğini göstermek içindir. Biz işçiler, çalışma koşullarımız günden güne ağırlaşmasına, sosyal haklarımız sürekli gasp edilmesine, iş kazaları bir katliama dönüşmesine rağmen, bizi eşek gibi çalıştırıp arkamızdan sürekli deh diyenlere karşı bir tekme savuramıyoruz. Çünkü örgütsüzüz, beynimizdeki görünmeyen zincirleri kırıp atacak cesaretimiz yok. Kardeşler, niyetim kimseye ithamda bulunmak değil ama patronlar bir taraftan kıdem tazminatımıza göz dikmiş, diğer taraftan kölelik bürolarını yasallaştırma gayretine girmişler. Öte yandan da kardeş halkları bize düşman olarak gösterip, bizleri kendi pis işlerine alet etmek istemektedirler.
Onların bu pis işlerine alet olmamak ve büyük bedeller ödenerek kazanılan haklarımıza sahip çıkmak biz işçilerin hayati bir sorumluluğudur. Onların yalanlarına kanmayalım, beynimizdeki gizli zincirleri paramparça edelim. Patronların yalanlarına ikna olup eşek gibi çalışacağımıza, sınıf çıkarlarımızın sesine kulak verip, insan gibi çalışıp, insan gibi yaşayalım.