
Düşük ücretler, uzayan iş saatleri, esnek ve güvencesiz çalıştırma, işsizlik, krizler ve savaş. Bu saydığımız tüm koşullara içinde yaşadığımız ve adına kapitalizm denilen bu sömürü düzeninde maruz kalıyoruz. Hızlı çalışma temposunda kimi zaman 14 kimi zaman 16 saati bulan çalışma sistemlerinde… Üstelik temel ihtiyaçlarımıza bile yetmeyecek ücretlerle ve her an işsiz kalma korkusuyla çalışıyoruz. Tüm bu koşuşturmaca içinde kendimize ve sevdiklerimize yeterince zaman ayıramıyoruz. Gerekli zamanı bulsak bile herhangi bir sosyal faaliyete paramız kalmıyor.
Hayat pahalılığı, toplumsal ve çalışma hayatında yaşadığımız her türlü baskı almış başını gidiyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de kapitalizmin içine girdiği sistem krizi ve buna bağlı olarak yürütülen savaşlarda emperyalistlerce kan gölüne döndürülen Ortadoğu’yu ve patlayan bombalarla savaşın diğer ülkelerdeki yansımasını izliyoruz. Her gün katledilen yüzlerce insana ve evsiz yurtsuz kalmış mültecilere rastlıyoruz. Ülkemiz de dâhil birçok yerde bombalarla ve çatışmalarla sivil ya da asker yüzlerce emekçi katlediliyor. Ekonomik kriz derinleştikçe patronlar faturayı işçilere kesiyor. İşçilik maliyetleri düşürülüyor, işçiler işten çıkartılıyor. Tüm bu cenderede sıkıştırılan örgütsüz işçilerin ne yapacağını, bu durumun üstesinden nasıl geleceğini bulamayışı doğal olarak psikolojilerini altüst ediyor, ruh sağlığını iyiden iyiye bozuyor. Milyonlar psikiyatri kliniklerine akın ederken, toplumda antidepresan ilaç kullanan kişi sayısı her gün artıyor. Her yıl üç binin üzerinde insan intiharla hayatını sonlandırıyor. Birçok kişi de iş yerlerinde intihar yolunu seçiyor.
Daha yeni yapılmış bir araştırmanın verilerine göre son üç yılda 92’si erkek 7’si kadın 99 işyeri intiharı gerçekleşti. %24 ile en fazla intihar ticaret-büro alanında gerçekleşirken, bu işkolunu %15 ile savunma-güvenlik, %11 ile inşaat, %8 ile metal, %7 ile sağlık, %5 ile tarım, %5 ile gıda, %5 ile konaklama takip etti. Geriye kalan işkollarında intihar oranı toplam %20 oranında gerçekleşti.
Güvencesizliğin artmasına paralel olarak işyeri intiharlarında artış yaşanmıştır. 2013 yılında 15, 2014 yılında 25, 2015 yılında ise 59 intihar vakası yaşanmıştır.
Kapitalist barbarlığın pençesindeki işçi-emekçi kitleler, çaresizlik sarmalında hayatını sonlandırmak durumunda kalırken, antidepresan ilaç kullanan insan sayısı da milyonlarla ifade ediliyor. Kadın, erkek, genç, yaşlı ve hatta çocuklar bile antidepresan ilaç kullanarak stresten uzak kalmanın yollarını arıyor.
Emek sömürüsünü, eşitsizliği, her türlü ayrımcılığı, adaletsizliği ve birçok çelişkiyi içerisinde barındıran kapitalist sistem, dünyamıza felaketleri ve yıkımları getirmektedir. Biz insanlarınsa beden ve ruh sağlığımızı bozmaktadır.
Çözüm bilinçli ve örgütlü mücadeledir. Bizi çöküşten ve ümitsizlikten koruyacak olan örgütlü mücadeledir. Ancak örgütlü işçi sınıfı kapitalist sömürü düzenini yıkarak insanlığın kurtuluşunu sağlayabilir. Kapitalizmin her türlü çelişkisi karşısında örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz.
Yaşasın işçilerin birliği!
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!