
Kâr hırsına dayalı kapitalist sömürü sistemi adeta bir ölüm makinesine dönüşmüş durumda. Emperyalist savaşta ölenler, sularda boğulmak pahasına bu savaştan kaçan mülteciler, iş cinayetlerinde katledilen emekçiler, açlıktan ve yoksulluktan ölen çocuklar ve daha pek çok insan ölümleri. Ancak sermayenin öldürdükleri yalnız insanlarla sınırlı kalmıyor. İnsanın ve insan emeğinin azılı düşmanı kapitalizm, aynı zamanda doğanın ve diğer canlı varlıkların da azılı düşmanı. Nitekim doğayı talan eden bu azılı düşman, hayvanları da zehirlemekten, katletmekten kaçınmıyor. Daha çok kâr elde etme hırsıyla, ulaşabildikleri her yere fabrikalar ve tesisler kuran kapitalistler, bir yandan tesislerinde çalıştırdıkları emekçileri acımasızca sömürürken, diğer yandan kurdukları tesisler ile o bölgelerde yaşayan hayvanları ve bitkileri de zehirleyerek vahşice katlediyorlar.
Eti Gümüş A.Ş. tesisi de ölüm saçan tesislerinden biri. Kütahya’nın Tavşanlı ilçesine bağlı Dulkadir köyünde birkaç kilometrelik bu tesis, siyanürle ayrıştırma yöntemiyle madencilik yapıyor. Beş yıl önce tesisin atık barajının yıkılması sonucu, dereye karışan siyanür nedeniyle pek çok kanser hastalığı meydana gelmiş ve yüzlerce hayvan yaşamını yitirmişti. Geçtiğimiz günlerde ise tesisin yakınında bulunan Dulkadir köyünde, 150 oğlak ve bir büyükbaş hayvan daha telef oldu. Hayvanların sahibi Muzaffer Amca olayın müsebbibi hususunda malum tesise işaret etti ve 2011 yılında yaşanmış olaya dikkat çekti. Ancak Muzaffer Amca’nın söyledikleri sermaye sınıfı ve sözcüleri için kıymeti olmayan küçük ayrıntılardan ibaret. Nitekim Muzaffer Amca’nın dikkat çektiği olaydan sonra “bir gram dahi siyanür sızıntısı yok” diyerek olayı örtbas etmeye çalışan Çevre ve Ormancılık Bakanı Veysel Eroğlu’ndan başkası değildi. Sermaye sahipleri ve onların sözcülüğünü yapan burjuva siyasetçilerin umurunda değil Muzaffer Amca’nın dile getirdikleri. Onların tek derdi kendi sermayelerini büyütmek, bunun için daha fazla sömürmek ve kölelik yasaları çıkarmaktır. Eroğlu’nun yaptığı açıklamadaki pervasızlık bu gerçeğe işaret ediyor. Dahası bu sözlerin ardından tesise ek havuzlar inşa edilmiş.
Etrafa saçtığı zehirlerle insanı ve doğayı kirleten Eti Gümüş A.Ş., zehirli tesislerden yalnızca birisi. Bu tesisler gibi binlerce tesis bulunmakta. Ve bunların her birinin esaslı görevi para için yaşamı yok etmek. Bir taraftan alın teri ile yaşamı var etmeye çalışan Muzaffer Amca gibi milyonlarca emekçi, diğer taraftan yaşamı yok eden asalaklar topluluğu; patronlar sınıfı ve onların ilahı haline gelmiş emperyalist-kapitalist sistem. Peki, bu akıldışı ve yaşam düşmanı sistemi tarihin çöplüğüne gömmenin vakti gelmedi mi? Ya bir avuç asalaktan insanlığı ve doğayı kurtarmanın zamanı? Zira kapitalizm yıkılmadan ne insan ne de doğa gerçek özgürlüğüne kavuşamayacaktır. O halde kapitalizm yıkılmalıdır. Ancak bunu gerçekleştirecek olan işçi sınıfı bilinçli ve örgütlü olmalıdır.