Dünyanın dört bir köşesinde milyonlarca işçi; işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ta meydanlara çıktı ve kapitalizme öfkelerini ve taleplerini haykırdı. Dünya işçi sınıfı, kapitalist sistemin yarattığı krizlere, emperyalist savaşlara ve bunlara bağlı olarak yükselen işsizliğe, baskılara ve hak gasplarına karşı tek yürek oldu, 1 Mayıs meydanlarında taleplerini yükseltti.
Türkiye’de ise işçi sınıfı 1 Mayıs’ı ağır baskı ve yasak koşullarında karşıladı. İşçi sınıfının her türlü hakkına saldıran AKP hükümeti, şimdi de kiralık işçiliği dayatıyor ve kıdem tazminatına el koymayı hedefliyor. Polis devleti ve faşizan uygulamaların günlük hayatın birçok alanına damgasını vurduğu, başkanlık sistemi etrafında her türlü demokratik hakkın ortadan kaldırıldığı, bizzat devletin tepeden toplumu kontrol altına almak üzere kriz ve kaos yarattığı bir süreçten geçerek 1 Mayıs’a gelindi. Bu ağır koşullarda, işçi sınıfının bir sınıf olarak kapitalist sömürüye, baskı ve yasaklara karşı meydanlara çıkmaması için 1 Mayıs’tan günler önce dehşet senaryoları üzerinden kitlelerde korku ve panik yaratılmaya çalışıldı. Amaç işçi-emekçi kitleleri korkutup eve kapatmaktı. AKP hükümeti, Taksim’i bir kez daha 1 Mayıs kutlamalarına kapattı ve insanları meydana sokmamak üzere bir kez daha devlet terörü estirdi. TOMA’nın çarpması sonucunda bir kişi yaşamını kaybetti.
Ancak tüm bunlara rağmen Türkiye’nin dört bir tarafında işçiler, 1 Mayıs’a sahip çıkarak meydanlara aktılar. İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Gebze, Diyarbakır, Mersin gibi onlarca kentte 1 Mayıs alanlarında yerini alan işçiler; işsizliğe, yoksulluğa, emperyalist savaşa, kapitalist sömürüye ve hak gasplarına karşı öfkelerini haykırdılar.