
Fransa anayasası, başbakana olağanüstü ve acil durumlarda Ulusal Meclisi devre dışı bırakarak yasa yapma, değiştirme hakkı tanıyor. Geçtiğimiz hafta, işçi ve emekçilerin aylardır süren protestolarına karşın, başbakan bu yetkisini kullandı ve yeni iş yasası tasarısını kabul ederek Senatoya gönderdi. Tarih boyunca çok nadir kullanılan bu yekti işçileri kölelik koşullarına mahkûm etmek için kullanıldı. Çünkü hükümet halkın tepkisi karşısında Ulusal Meclis oylaması yapma riskini göze alamadı. Önümüzdeki ay Senatoda tartışılacak tasarı işçilerin tüm kazanılmış haklarını yok ediyor. Buna karşın ülkede grevler, eylemler, gösteriler devam ediyor.
17 Mayısta ülkenin pek çok bölgesinde işçi ve emekçiler greve çıktılar. Gösteriler düzenlediler. Paris’te ve Marsilya’da on binlerce kişi gösterilere katıldı. Pek çok şehirde irili ufaklı eylemler ve yürüyüşler yapıldı. Eylemlere katılan grevci nakliye işçileri trafiği kapatarak hammadde taşımacılığını engellediler. Grevler, yayılarak devam ediyor. Yarın demiryolu ve havayolu çalışanları da greve çıkmayı planlıyor.
İşçi ve emekçiler, eylemlerde polis devleti uygulamalarını ve eylemcilere yönelik polis şiddetini de protesto ediyor. Genç işçi ve öğrenciler eylemlerde en önde yer alıyor. Kölelik yasasını geçiren hükümeti ve sömürü düzenini koruyan, işçilere saldıran polisle çatışıyor. Gençler “İşsiziz, güvencesiziz, kızgınız, genciz, devrimciyiz” ve “Polis devleti, direnişimize mani olamayacaksın” sloganlarını haykırıyor. İşçiler, iş saatlerini uzatan, ücretleri düşüren, iş güvencesini ortadan kaldıran yasanın derhal geri çekilmesini istiyor.