Okuduğum bir habere göre Cihangir’de lüks restoranlardan birisi “ilginç” bir uygulama başlatmış. Uygulamanın adı “Adım Sayar”. Aslında akıllı cep telefonu kullanan herkesin artık aşina olduğu bir uygulama adım sayar. Peki, ne yapıyor bu adım sayar? İçerisindeki algılayıcılarla birlikte cebinizde bacağınızın hareketlerine göre adım sayısını tutuyor. Elbette amacım bu uygulamayı tanıtmak değil. Zira evden işe, işten eve sürekli koşuşturup duran biz işçilerin ömür boyu attıkları adımları saymak için zaten o tip programlar yetersiz kalır.
Ancak Cihangir’deki restoranın patronu çalışan garsonların hepsinin cep telefonlarına bu uygulamayı yüklettiriyor ve her akşam kendilerinden rapor topluyor. Tabii ki sıradan rakam bilgisini değil, ekran görüntüsü istiyor işçilerden. Güya buna göre de kim daha az çalışmış kim daha çok çalışmış ortaya çıkartmayı planlıyormuş. Üstelik işçilerin kendi telefonlarının şarjı bittiğinde de yine ceplerinde hareket halindeyken şarj etmek zorunda kalıyorlar. Eğer bunu yapmazlarsa gün sonunda adım sayıları az çıkmış oluyor.
Bugün içinden geçtiğimiz süreçte işçiler bu denli örgütsüzken, hakları böylesine tırpanlanmış iken bu tip uygulamalar elbette şaşırtıcı değil. Kimi patron işyerinde makine başında ürünü sayar ve sürekli sayının artmasını ister, kimisi işçinin günde kaç kez tuvalete gittiğini sayar ve işte kimisi de böyle daha da arsız bir şekilde işçilerin adımlarını sayar. Ve tüm bunları hep aynı amaçla yaparlar; işçinin sırtından daha fazla kâr elde edebilmektir amaç. Biz işçiler onlar için yalnızca nefes alan birer makineyiz. Patronlar bizim var oluş sebebimizi kendilerine kazanç sağlamak ve sırtımızdan para kazanmak olarak görüyorlar. Biz işçiler olarak bir araya gelip işçi sınıfının sömürüsüne dayanan, adına kapitalizm denen bu düzeni yıkmadığımız sürece de bu böyle olacak. Bu nedenle hangi sektörde, hangi bölgede, hangi işkolunda olursak olalım örgütlenmeli ve tüm bu baskılara dur demeliyiz.