2012 yılında çıkardığı torba yasayla birlikte Genel Sağlık Sigortasını (GSS) hayata geçiren hükümet, sigortasız “kimse kalmayacağını” iddia ederek işsizleri, gençleri, yoksulları sağlık primi adı altında borca bağladı. GSS yasası ile sigortalı çalışan işçiler ve 25 yaş altındaki öğrenciler dışındaki herkesi devlet düzenli olarak borçlandırdı. Ödenmeyen her ay için bu güne kadar borçlar katlanarak arttı. Gelir beyanında bulunmayanlarsa en yüksek orandan borçlandırıldı.
Çalışma Bakanı Süleyman Soylu, geçtiğimiz günlerde “şapkadan tavşan çıkardık” diyerek GSS yasasında yapacakları değişikliği “müjdeledi!” Buna göre işçi-emekçilerin hastaneye gitse de gitmese de ödemek zorunda bırakıldıkları prim borcunu ortadan kaldırmak yerine 3 ayrı prim miktarını tek miktara sabitleyeceklerini belirten Soylu “Bu tutar 50 lira olacak. Sigorta primi ailelere yük getirmeyecek. Devlet de tahsilâtta sorun yaşamayacak” diye konuştu.
Çıkardığı GSS yasasıyla emekçilerin para ödemeden sağlığa ulaşmasını engelleyen AKP hükümeti, ardından da “Müjde! Artık 50 lira gibi az bir prim ödeyerek sağlık hakkından mahrum kalmayacaksınız” diyerek dalga geçiyor. Oysa nitelikli ve parasız sağlık hizmetine ulaşmak her insanın en temel hakkıdır. Fakat içinde yaşadığımız kapitalist düzende sağlık hizmeti de kâr kapısı olarak görülüyor ve her şey paralı hale getiriliyor.
2012 yılından bu yana prim borçlusu kişi sayısı 5 milyona ulaştı. İşçilerin, emekçilerin sırtına ise toplamda gecikme faizi hariç yaklaşık 8 milyar 512 milyon liralık prim borcu yükü bindirildi. 1 Ekim ve 17 Aralık 2015 tarihinde yayımlanan bakanlar kurulu kararları ile prim borçlusu bu kişilerin 30 Haziran 2016 tarihine kadar sağlık hizmetlerinden yararlanabilecekleri öngörülmüştü. 28 Haziran 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan değişikle, bu süre Aralık 2016 tarihine kadar uzatıldı. Yeni uygulamayla bu borçlar affedilmeyecek, yeniden yapılandırılmaya gidilecek. Torba kanun yasalaştıktan sonra 12 ay içinde gelir testi yapılarak borçlar yeniden hesaplanacak.
Sağlık Bakanlığı randevu, reçete, muayene gibi kalemler adı altında işçi ve emekçilerden para alıyor. Üstüne bir de GSS prim ödemesi getirerek işçi ve emekçilerin sağlık hakkına ulaşmasını daha da zorlaştırıyor. Sağlığı iyice pahalı hale getiren devlet “teşvik” adı altında patronlarınsa SGK prim borçlarını ödüyor, işsizlik fonundan onlara kaynak aktarıyor. Ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmetine ulaşmak için işçilerin, yoksul emekçilerin örgütlü mücadelesi şarttır.