
Sermaye sınıfı, her gün piyasaya sürdüğü yeni yalan ve dolanlarıyla işçi sınıfını zehirlemeye devam ediyor. Adeta akıl tutulmasına uğrayan işçi ve emekçiler, burjuvazinin güdümündeki medya organlarıyla kendi gerçeklerinden uzaklaşıyor, esas gerçeğin ise televizyonlarda, gazetelerde sunulan renkli yaşamlar olduğuna inandırılıyor. Kendi sorunlarına yabancılaşan işçiler, patronlar sınıfının derdini dert edinecek, başarılarına alkış tutacak hale getiriliyor. Oysa burjuvazinin yazılı ve görsel medyası, bu sömürü düzeni altında ezilen ve her geçen gün artan saldırılara maruz kalan işçi ve emekçilerin acılarını, özlemlerini ve sevinçlerini yansıtmıyor.
İşçi sınıfına sınıfının gerçeklerini gösterecek olan yalnızca işçilerin içinden çıkan, işçilerin penceresinden bakan, burjuva medyanın yalanlarını püskürtecek olan işçi basınıdır. İşçi Dayanışması, ilk sayısından itibaren bu görevi üstleniyor. 100. sayısını çıkartan İşçi Dayanışması, 100 sayıdır bizim hikâyemizi anlatıyor. Her satırıyla gerçek hikâyemizi anlatan İşçi Dayanışması, işçilerin yığınla sorunu karşısında mücadele yolunu göstererek işçilerin sesi oluyor.
Burjuvazi, kendi çıkarları doğrultusunda hazırladığı yayınlar, haber bültenleri, televizyon programlarıyla işçilerin bilincini esir alarak, işçi sınıfının birliğini ve gücünü kırıyor. İşte tam da bu noktada işçi basını, burjuvazinin bu saldırısına karşı bir mücadele silahı haline geliyor. İşçi sınıfının çıkarları doğrultusunda hareket eden işçi basını, tüm algı operasyonlarının ve çarpıtmaların bilinçlerde yarattığı kirliliği temizliyor. Mücadele aracımız olan İşçi Dayanışması, işte bu amaçla mücadeleci işçiler eliyle işçilere ulaşıyor. Fabrikalarda, işyerlerinde, mahallelerde, meydanlarda, işçileri mücadeleye çağırıyor.
Daha çok işçiye ulaşması için, bilincimizi esir alan burjuvazinin esaretinden kurtulmak için İşçi Dayanışması’nı okuyalım, okutalım. İşçilerin sesi olan İşçi Dayanışması’nı işçilerin kürsüsü haline getirelim!