
Merhaba, bizler İstanbul’da okuyan üniversite öğrencileriyiz. İstanbul’da yaşamanın işçi-emekçi aileler için ne kadar zor olduğunu bildiğimiz için dört gözle bir devlet yurduna yerleşmeyi bekledik. Okula başladıktan birkaç ay sonra nihayet bir devlet yurduna yerleşebildik. Ama karşımıza başka zorluklar çıktı. Yaklaşık 30 metrekare odada 6 kişi kalmak zorundaydık. Yatağımızdan başka hiçbir kişisel alanımız yoktu. 180 kişi, katlarda bulunan ortak tuvalet ve banyoları kullanıyorduk. İnternet erişimi çok kısıtlıydı. Yemeklerimiz pahalıydı ve her gün aynı çeşit yemekleri yemek zorunda kalıyorduk.
2 sene bu şartlara zar zor dayandıktan sonra birlikte bir eve çıkmaya karar verdik ve ev aramaya başladık. Açgözlü simsarlar bizi bekliyordu. Ev sahiplerinin birçoğu evlerini öğrencilere kiralamak istemiyor, kiralayanlar da sanki öğrencilerin çok parası varmış gibi yüksek fiyat söylüyorlar. Emlakçı komisyonları da cabası! Verilen paranın tamamen çöpe gitmesinden başka bir şey değil.
Devletin verdiği 400 liralık geri ödemeli krediyle ev tutmamız zaten imkânsız. Bu yüzden okurken aynı zamanda çalışmak zorundayız. Bu şartlar altında yurtta kalsak da ev tutsak da bizi birçok zorluk bekliyor. Bu sistem içerisinde işçi sınıfının ve gençlerinin hayatı hep zor. Mezun olup çalışmaya başladığımızda da sıkıntılar bitmeyecek. Bizler biliyoruz ki işçi sınıfının kurtuluşu mücadele etmekten geçiyor. Bu yüzden kira, depozito, faturalar derken ev tutma hayallerimizi erteledik ama mücadele etmeyi ertelemeyeceğiz!