Dünyada toplumlar iki sınıfa ayrılmış; ezenler ve ezilenler diye. Yani hep birileri üstte oluyor, birileri de ezilen sınıfı temsil ediyor. Bizler işçi çocuklarıyız. Anne ve babalarımız da eziliyor. Ama bu sömürü düzeninde kimsenin sesi çıkmıyor. İşçiler uyutuluyor. İşçiler kendi güçlerinin farkında değiller. Resmen uyuyan deviz biz. Ama neden hakkımız olanı yani bütün dünyayı bize vermiyorlar? Bizler üretiyoruz ama bunlardan ne kadar faydalanabiliyoruz? Aslında dünyayı bizler yaratıyoruz. Ama patronlar faydalanıyor.
Bizler de büyüyeceğiz. İşçi olacağız bu sömürü düzenine. Patronlara kâr ettirebilmek için canımızı gırtlağımıza takarak çalışacağız. Neden? Bu sömürü düzenine “dur” demenin vakti gelmedi mi? Artık bizleri ezdikleri yetmez mi? 1 Mayıs’ta alanlarda bizlerin ne kadar büyük bir bütün olduğumuzu göstermenin vakti gelmedi mi?
Evet! Artık yeter! Mücadelemizin ne kadar haklı ve büyük olduğunu bütün patronlara göstereceğiz. Bizler açlıktan, yoksulluktan, sefaletten ölmek istemiyoruz. Bizler biliyoruz ki birleşen işçiler yenilmezler. Birleşirsek bir bütün olursak eğer; küçük bir azınlık bizi nasıl ezsin? Bundan dolayı, “Örgütlüysek her şeyiz, örgütsüzsek hiçbir şey!”. Gücümüzü göstermenin vakti geldi. O uyuyan devi uyandırmalıyız artık. İşçilere yapılan bu işkencelere “dur” demeliyiz.
Yaşasın 1 Mayıs!