1 Mayıs, işçi ve emekçilerin, sömürülenlerin ve en önemlisi haksızlığa uğrayan insanların bayramı. Bütün bunlardan rahatsız olan, ben böyle bir hayatı değil kendi hayatımı istiyorum (yani işçilerin oluşturacağı bir hayatı) diyen insanlar o gün alanlara çıkıyor.
Biz UİD-DER’li işçiler 13 Nisanda 1 Mayıs üzerine bir tiyatro oyunu sergiledik. Oyuncuların hepsi amatör ve işçiydi. 1 Mayıs’ın doğuşunu, o gün neler yaşandığını ve şimdi neden 1 Mayıs alanlarına çıkmamız gerektiğini anlatıyordu bizlere bu oyun.
Evet, bizim bir amacımız var; işçilerin uluslararası birliğini sağlamak ve UİD-DER her türlü etkinliği biz işçilerin bilinçlenmesi için yapıyor. Film gösterimlerinden eğitim seminerlerine, müzik ve şiir dinletilerinden işçi korosuna kadar çok çeşitli faaliyetler yürütülüyor derneğimizde. Bu seferki etkinlik 1 Mayıs üzerineydi. Yaklaşan 1 Mayıs’ı bizlere en iyi şekilde anlattı. Amatör işçi tiyatro ekibinin profesyonellerden hiçbir eksiği yoktu.
Ben 3 vardiya düzeninde çalışan bir fabrika işçisiyim. Fabrikamızda her türlü baskı ve insanlığa aykırı olan her şey mevcut. Tiyatroya fabrikadan arkadaşlarla beraber katıldık. 8 saat çalıştığımız fabrikada, nasıl 8 saat çalıştığımızı, bizlere bunları kimin kazandırdığını öğrendik hep beraber. Geçmiş işçi kuşaklarının nasıl mücadelelere giriştiğini, neler yaptığını ve nasıl haksızlıklara uğradığını gördük.
Her geçen gün kazanılmış olan haklarımız teker teker elimizden alınıyor. Bunlar tamamen bizim örgütsüzlüğümüzden ve ne yapacağımızı bilemeyişimizden kaynaklanıyor. Gelen arkadaşların bir tanesi şöyle diyordu: “Ben Amerikalıları sevmezdim ama burada görüyorum ki benim şu an 8 saat çalışmam Amerikan işçilerinin mücadelesi sayesinde mümkün olmuş, biz de bir şeyler yapmalıyız.” Evet, işçi kardeşimin dediği gibi biz de bir şeyler yapmalıyız. Bizi sürekli birilerimize düşman ediyorlar. Ama biz asıl düşmanımızın kim olduğunu bilirsek ve örgütlenirsek o zaman dünya patronlar sınıfına dar gelecektir.
“1 Mayıs Karanfilleri” adlı tiyatro oyunu bizlere gerçekten çok şey anlatıyordu. İşçilerin uluslararası bir gücünün olduğunu, vatanının her yer olduğunu ve hain burjuvazinin adaletini gözler önüne seriyordu.
Hayatta var olduğunu anlamak, karşındaki korkunç güç karşısında sessiz kalmamaktır. Biz bir şeylerin farkında olan işçiler, bir şeylerden rahatsız olan işçiler, birilerinin de bunların farkına varmasını sağlamalıyız. Sağlamalıyız ki sorunlarımızdan kurtulalım, sağlamalıyız ki istediğimiz dünyayı kuralım!