
15 Temmuz darbe girişimi ve ardından getirilen OHAL uygulamaları işçilerin mücadelesini de umutlarını da etkiledi. Kimi işyerlerinde mücadeleler sekteye uğrarken, direnişçi işçilerin çadırları OHAL bahanesiyle kurdurulmuyor, var olanlar ise kaldırılıyor. İşçiler OHAL döneminde grevlere izin verilmeyeceği kaygısıyla greve çıkmaktan çekiniyorlar. İşçi sınıfının mücadele tarihi işçilere unutturulduğu için bugün işçilerin mücadele yolunu seçmemesi anlaşılabilir fakat kesinlikle kabul edilmemesi, değişikliğe uğratılması gereken bir durumdur.
Türkiye tarihi, bugüne kadar benzer şekilde sayısız olağanüstü koşullar ve baskılarla dolu. Fakat bunlar geçmişteki işçi kuşaklarının mücadelesini durduramamış. Her karanlık dönemin ardından aydınlık günler geri gelmiş. Mesela 1991 Paşabahçe grevi bunların en güzel örneklerinden biridir. 1980 askeri darbesinin işçi sınıfının mücadelesini yok ettiği, baskıların arttığı, işçilerin tüm mücadele örgütlerinin dağıtıldığı karanlık günlerin ardından Paşabahçe işçileri toplu işten atmalara karşı, fabrika bahçesinde 21 gün direnmiş, her gün yürüyüşler, eylemler gerçekleştirmiş, mahalle sakinleri, işçi aileleri direnişteki işçileri yalnız bırakmamış, Beykoz esnafı da kepenk kapatarak direnişi desteklemiştir. Polisin fabrikanın etrafını sarmasıyla Beykoz halkı da polisin etrafını sarmış ve işçilere sahip çıkmıştır. İşçilerin bu kararlı tutumları sayesinde Paşabahçe yönetimi kararından vazgeçmek zorunda kalmıştır. 1980 askeri faşist darbesinin ardından 1986 Netaş grevi, 1989 Bahar Eylemlikleri, 1991 Zonguldak maden işçilerinin yürüyüşleri de bu karanlık dönemlerin ardından ışık gibi parlayan diğer eylemlerdir. 1963 yılında grev henüz yasal değilken greve çıkan ve grevin yasal olmasını sağlayan Kavel işçileri mücadelelerini her türlü baskıya, engele karşı kararlılıkla sürdürmüşler.
Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde, bugünün işçilerinin öğrenmeleri, örnek almaları gereken pek çok örnek bulunuyor. Kapitalizm var olduğu günden bu yana işçi sınıfının mücadelesi de sürmüştür ve sürmeye devam edecek. Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde, her karanlık dönem bitmiştir. Önemli olan bu karanlık dönemlerde karamsarlığa kapılmamak, dağılmamak ve tarih bilincinin ışığında gelecek günlere hazırlanmaktır. Geçmiş işçi kuşaklarının cesaretleri, inançları ve mücadele azimleri bizlere yol gösterecektir.