Bundan 122 yıl önce bedeller verilerek kazanılmış, mücadele ve dayanışma günü olarak simgeleşmiş bir gün 1 Mayıs. İşçilerin bir sınıf olarak alanlarda kendilerini gösterdikleri önemli bir gün. Günler öncesinden demeyeceğim, aslında aylar öncesinden başladık biz 1 Mayıs hazırlıklarına. Çünkü bu gün bir günmüş gibi görülebilir ama bu günü bize armağan edenlerin mücadelesi de gösterir ki böyle günler uzun ve sürekli çabaların sonucunda kazanılmışlardır. Bizler yıl boyunca sohbetlerle olsun, düzenlediğimiz seminerler, tiyatro, film gösterimleri olsun işçi ailelere kapitalizmi teşhir etmeye, bu sistemin iç yüzünü, bizlere dayattığı açlık, yoksulluk, hastalık ve savaşları, çevre felaketlerini ve ancak örgütlü bir mücadeleyle bunun üstesinden gelinebileceğini anlattık. 1 Mayıs yaklaşırken de bu günün sermaye ve işçiler için ne anlama geldiğini ifade ederek işçileri alanlara davet ettik. Flamalarımızı işçi arkadaşlar diktiler, 1 Mayıs’a çağrı afişlerimizi duvarlara yapıştırdık.
1 Mayıs geldiğinde burjuva iktidar, simge olmuş Taksim meydanını işçilere yine açmadı. Ama devlet güçlerinin tüm saldırına rağmen biz 1 Mayıs’ı kutlamaya karalıydık ve Gebze’deki 1 Mayıs mitingine katılmak üzere yola çıktık. Yolda otobüslerimizi durduruldu, sermaye işçilerin bu gününe tahammülsüzdü. Ama sonunda Gebze’ye varıp biz de kortejimizi oluşturduk. Fabrikalardaki vardiyalarından çıkan işçiler de servislerden inerek kortejlerini oluşturdular. Yürüyüş başladı. Sermaye bu gün karşısında ayağa dikilmiş bir işçi sınıfı görmek istemiyordu. Buna inat sloganlarımızı sokaklarda haykırdık:
Ayaklar elbet başa gelecek, sermaye tahtından indirilecek!
Örgütlüysek her şeyiz örgütsüzsek hiçbir şey!
Bütün dünyanın işçileri birleşin!