
Merhaba işçi kardeşler.
Düşünüyorum ve düşündüklerimi, benimle aynı kaderi paylaşan işçilerle paylaşmak istiyorum. Ben metal sektöründe otomotiv parçası üreten bir fabrikada çalışıyorum. Ve biliyorum ki benim gibi yüz binlerce işçi var. Dünyanın koca koca sorunları üzerine saatlerce konuşup bunları “dert” edinen de birileri var değil mi? Evet, güya var. Üzerlerine pahalı takım elbiseler giyip en nadide TV kanallarına çıkıp büyük büyük konulardan bahsediyorlar. Bazen öyle cümleler kullanıyorlar ki ne demek istediklerini anlayamıyorum bile. Ne de olsa ben bir işçiyim onlarsa takım elbiseli koca adamlar öyle değil mi?
Şunu anlıyorum ki benim gibi yüz binlerce işçinin, o TV kanallarına çıkıp ahkâm kesen, sözde halkın dertlerini dert edinir görünen kendini bilmezlerle en ufak ortak noktamız yok. Zaten onların da bizi “dert” edindiği falan yok. Peki, o zaman neden onları izleyip yetmezmiş gibi bir de onların reklamlarını yapıyoruz, saçma sapan dizilerini tartışıyoruz, politikalarını savunuyoruz. Onlar bizi dert etmiyorsa biz onları neden DERT ediyoruz?
Geçenlerde fabrikadan bir abimizin iki tane çocuğu trafik kazası geçirdi. Biri 8 diğeri 11 yaşında. Çocuklar bisiklet sürerken araba çarpmış ve büyüğü artık hayatta değil. O küçücük bedenini, yanağındaki koca gamzesiyle birlikte toprağa gömdüler. Ondan geriye sadece duvarda asılı güleç yüzlü bir fotoğrafı kaldı. Gazetede haberini gördüm. Trafik kazası ve bir ölü. Bu kadar!
Kimse o ailenin yoksulluğundan, çocukları evde yalnız bırakıp işe gitmek zorunda olduğundan bahsetmedi. Böyle olayların neden yalnızca biz işçi-emekçi çocuklarının başına geldiğini sorgulamadı. Bizim koca fabrikanın patronu ve onun sözcüleri olan müdürleri de “yazık, ölmüş yavrucak” deyip geçtiler. Sonra aynı patronlar öğlen yemeğinde hiçbir şey olmamış gibi kahkahalar atarak yemeklerini yediler. Ne patronlar ne onların adamları ne de patronların çıkarlarını temsil eden siyasetçiler asla bizim derdimize derman olamazlar, acılarımızı paylaşmazlar.
Fabrikada, evde, sokakta yaşamın olduğu her yerde kendi derdimize derman olabilmek için kendi meselelerimizi tartışmalıyız, paylaşmalıyız. Düşük ücretlerimizi, uzayan iş saatlerini, her mahalleye her işyerine kreşi ve biz işçilere ait olan tüm sorunlarımızı. Biz sorunlarımızı dile getiremezsek kimse çare vermez bizlere. Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakabilmek için biz işçiler yan yana olmak, örgütlülüğümüzü sağlamak zorundayız. Bugün biz işçiler mücadeleyi büyütmezsek yarın çocuklarımız daha büyük felaketlerde iş kazalarında, savaşlarda yitip gidecek.
DERDİMİZİN DERMANI BİZDEDİR BİZDE…