Tuzla Organize Sanayi Bölgesindeki (TAYSAD) Neşe Plastik işçileri olarak 13 Mayısta greve çıktık. Fabrikada sendika üyesi 141 işçi çalışıyor. Aralık ayında başlayan sözleşme süreci 13 Mayısta ücretler konusunda yaşanan uzlaşmazlık nedeni ile grevle sonuçlandı. Fabrikada ortalama 12 senelik bir işçinin aldığı maaş, asgari ücretin biraz üstünde, 460-530 YTL arasında.
Gelinen nokta aslında işçilerin içlerinde biriken öfkenin bir yansımasıydı. Artan gıda fiyatları, kira zamları ve alınan maaşların enflasyon karşısında giderek erimesi sonucu, Neşe Plastik işçileri olarak sendikaya grevi dayattık. 12 senedir Petrol-İş sendikası Kartal şubesinde örgütlü olmamıza rağmen ücretlerin bu kadar düşük olmasında sendikanın tutumunun da rolü olduğuna inanan işçiler olarak bu kez mücadelede kararlıyız. Son süreçte biz işçilerin öfkesini dindiremeyen ve üç kez grev oylaması yaptıran sendika yönetimi, her seferinde biz işçilerden oy birliği ile “greve evet” yanıtını aldı.
Bizler günde 12’şer saatlik iki vardiya halinde çalışıyoruz. Bana göre 12 senedir işçilerin sesinin çıkmamasının bir nedeni de aldığımız fazla mesai ücretlerinin kazancımızı biraz olsun yükseltmesiydi. Fakat yaşam koşullarının her geçen gün ağırlaşması ve ücretlerin enflasyon karşısında giderek erimesi nedeniyle, kazancımız aldığımız fazla mesai ücretlerine rağmen yetmez oldu.
Greve çıkılmasındaki amaç, şüphesiz ki üretimi durdurmak ve böylece patrona isteklerimizi kabul ettirmek. Aynı zamanda da diğer fabrikadaki işçi kardeşlerimize birlik beraberlik duygusunu hissettirmek ve dayanışmanın önemini göstermek. Bunun sonucunda diğer fabrikalardaki işçi arkadaşlara da güven vererek haklarını sonuna kadar aramalarında cesaret vermek, örgütlenmenin önemini kavratmak.
Greve çıktığımız ilk dakikalardan itibaren halaylar çekerek, büyük bir heyecan içinde grevimizi başlattık. Fakat daha aradan bir saat geçmemişken Petrol-İş Kartal şube başkanı bir açıklama yaparak, “çevrede çalışan işçi arkadaşları rahatsız etmemek için grev gözcüleri hariç herkesin servislere binip evlerine gitmesini” istedi. Bu açıklamadan sonra kendi kendime “bu nasıl grev” diye sordum. İşçi arkadaşlarımızın çoğu henüz grevin tam olarak ne olduğunu bile bilmiyorlar. Bu yüzden de, sendika başkanına boyun eğip evlere dağılmak zorunda kaldık.
Aslında Petrol-İş ve diğer sendikalardan destek için gelen işçi arkadaşların dayanışmasıyla, greve katılan herkesin öfkesini ve coşkusunu bir arada büyüterek, yürekten atılan sloganlarla TAYSAD’ı inletmeliydik. Kararlılığımızı ve yalnız olmadığımızı dosta düşmana göstermemiz gerekiyordu. Ama eminim bilinçlendiğimiz oranda tüm bunları da yapacağız. Bir sınıfın parçası olduğumuzu anladığımızda giderek güçlenecek ve bilinçlenmek için çaba sarf edeceğiz. Bizler her şeye rağmen grevimize sıkı sıkıya bağlı bir şekilde devam edeceğiz. Çünkü hiçbir şey bize havadan ve çaba sarf etmeden gelmiyor. Tersine bizler her şeyi ancak örgütlü bir şekilde mücadele ederek kazanabiliriz.
Ben bugün bunları düşünebiliyorsam, bunu UİD-DER’li dostlarıma borçluyum. Onlarla tanıştığım günden bu yana bilinçlenmeye başladım. Önümde daha çok uzun bir yol var. UİD-DER’den öğrenerek, UİD-DER’den güç alarak mücadelemizi zenginleştirecek ve güçlendireceğiz.
Kahrolsun Sendika Ağaları!
Yaşasın Militan Sınıf Sendikacılığı!
Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!