Susturun şu uğursuz
Şuursuzca yankılanan sesleri
Kulağımı tırmalıyor
Bu ruhsuz ve amaçsız
Nereye varacağını düşünmeyen güruh
Fikrin yoksulluğunda
Beynimi kemirsin istemiyorum.
Bu kendiliğinden eriyen buzdağı gibi
Hangi ağacı
Topraktan kaydıracağı belli olmayan
Felaketin habercileri!
Kalbimdeki kini ve öfkeyi
Yok edemeyecekler!
Duracak kalbimin bir köşesinde
Ölüm naraları atan
Kendini yaşamamış aciz ruhlar;
Beni de alıp içlerinde
Kaybetmek istiyorlar
Ben!
Ben ki o ağaç seslerinin aşığıyım
Kuşların ve martıların ezgilerine
Ve yeryüzünde toprak ana ne verdiyse
Ruhsuz insanoğlundan başka
Ruhun güzelliklerini de severim elbet
Ama sussun artık karanlığı
Şuursuzca çağıran bu tiksinilecek güruh
Ben insana aşığım
Ben yaprağın dalında çiçek yeşermesi için
Çiçeğinden önce mevsimin kışı göndermesine
Öyle bir tutkuyla bağlandım ki
Elimde değil ki artık
Güzel olan her şey yüreğime serpiliveriyor
Ama bu dizgininden çıkmış
Yüreklere acı acı yankılanan
Yakarışımı duyuracak
Yeni yeni filizlenmiş tomurcuklar
Bir gün gelip naralarla coşkuyla açacaklar
Görüyorum, duyuyorum ta ilerde uzaktan
Yankılanıyor sesleri