11 Mayıs Pazar günü UİD-DER Esenler Temsilciliğinde “Ateşkes” adlı bir film izledik. Film, birinci paylaşım savaşını anlatıyor. Almanya ve İngiltere arasında geçiyor; fakat İskoçlar da var, Fransızlar da. Yani çeşitli ülkelerden işçiler cephelerde savaşıyorlar. Patronlar daha geniş nüfuz alanlarına sahip olsunlar diye insanlar birbirlerini öldürüyorlar. Cepheye gönderilenler işçiler, emekçiler ve onların çocukları. Burjuvazi insanları milliyetçilik zehriyle dolduruyor ve “vatan, millet” diyerek cepheye göndermeye ikna ediyor. İnsanlar niçin savaştıklarını bilmiyorlar bile.
Fakat bu filmde durum farklıydı. Cephedeki askerler savaşmak istemiyorlardı. Yılbaşı akşamı iki taraf da kendi birliklerinde yılbaşını kutlarken, iki tarafın yüzbaşıları ateşkes ilan ediyorlar. Ateşkes sonrası savaşan askerler bir araya gelmeye başlıyor ve birbirleriyle yemeklerini, içkilerini paylaşıp sohbet ediyorlar, şarkılar söyleyip birlikte eğleniyorlar ve dostça mevzilerine geri dönüyorlar. Çok mutlu olmuşlardı. Birbirlerini tanıdıkları için artık savaşmak anlamsız geliyordu onlara, ama burjuva devletler boş durmadı ve askerleri savaşmaları için başka cephelere gönderdiler.
Bizler artık patronların çıkarları için ölmek istemiyoruz. Paylaşım savaşları bizlerin çıkarına değil. Bizleri rahat bıraksalar gayet güzel birarada yaşarız. Bu sistem var olduğu günden bu yana bizleri rahat bırakmadı. Eğer işçi sınıfı uluslararası örgütlülüğünü sağlayamazsa bizler de sınıf kardeşlerimizi öldürmeye zorlanacağız ve üçüncü dünya savaşı kapımızda. Bugün Irak’ta, Filistin’de ve Türkiye’de bir savaş var; insanlar katlediliyor.
Biz işçiler kapitalistlerin paylaşım savaşlarında sınıf kardeşlerimizi öldürmemeliyiz; patronlar için dökecek kanımız yok. İşçi sınıfı olarak bir araya gelip birliğimizi korursak, örgütlü mücadele verip bizi sömüren gerçek düşmanı ortadan kaldırırsak, ancak ve ancak bu sayede yeni bir dünya kurmamız mümkün olacaktır. İnsanın insanca yaşayacağı, savaşların, sömürünün, sınıfların olmadığı bir dünya kurmak biz işçilerin ellerinde.