Hayatta herkesin bir hikâyesi var. İnsanların ömürleri bir işyerinde, bir dükkânda, küçük bir ofiste veya bu saydıklarımla ev arasında gidip gelerek geçiyor. Hayata bir gören gözlerle bakmak var bir de boş boş bakmak var. Gören gözler açısından her olay aslında anlamlı; en acısından en mutlusuna kadar. İçinde yaşadığımız sistem her şeyi metalaştırıyor. Sistem her şeye çıkarcı baktığı için acıları da mutlulukları da kullanarak meta haline getiriyor. Bunlara neden olan olayları çözümlemek ve çözmek üzere değil bunları pazarda satmak için kullanıyor. Kapitalistler eski solcuları (dönek devrimcileri) ehlileştirip sistemin içine çekerek, onların da yaşanmış hikâyeler üzerinden ünlü olmalarına ve büyük paralar kazanmalarına olanak tanıyor.
Bunun en bariz örneğini bugünlerde adından çok söz edilen bir dizide görüyoruz. Deniz Gezmişlerin asılmasını da konu alan “Hatırla Sevgili” adlı dizide, asılma ve mahkeme sahnesi tam 4 hafta boyunca reyting rekorları kırmış. Yakın tarihimizin yiğit devrimcilerini asan burjuvazi, dün dirisine saygı göstermediği gibi bugün ölüsünden nasıl faydalanırızın hesabını yapıyor. “Burjuvazi gölgesini satamadığı ağacı keser”. Bu söz bize burjuvazinin metalaştıramadığı her şeyi yok edebileceğini anlatıyor. Ancak o ölüleri de kapitalist pazara sunup metalaştırabiliyor. Burjuvazi yaşarken sopasıyla, kurşunuyla susturamadığı devrimcileri, öldükten sonra efsaneleştirerek kârına kâr katıyor. Bu ne iğrenç bir sistemdir ki, leş gibi bir koku yayıyor tüm dünyaya.
Ben iyi ki UİD-DER ile tanıştım, çünkü UİD-DER’le tanışmadan önce ne haber izlerdim ne de olaylara politik açıdan bakabilirdim. Şimdi burjuva medyanın ne işe yaradığını çok daha iyi anlıyorum. Sadece yalan haberlerle biz işçileri kandırmakla kalmıyor ayrıca dizileri ve filmleri ile de bizi uyuşturuyor. Bizim tarihimizi, bizimkilerin hikâyesini bize satmak için kullanıyor. İşte kapitalizm. Hem de çok yüksek reyting rekorları kırarak!
Bir gün işçi sınıfı dünyada devrim yaptığında çocuklarımız gelecek kuşaklara nasıl bir iğrenç sistemde yaşadığımızı hikâye olarak anlatacak. İşte bu işçi sınıfının devrimci mücadelesinin bilimsel hikâyesi olacak. Ve o gün tüm dünya işçi sınıfı, insanlığa böylesi iğrençlikleri yaşatan Türkiye’deki ve dünyadaki tüm patronlardan hesap sormuş olacak.
Kahrolsun kapitalizm!
Yaşasın uluslararası işçi dayanışması!