
Debelenip dursan da düştüğün yerde,
Paçandan tutup alaşağı edecek seni,
Daha dün öldü dediklerin.
Çok değil 100 yıl önce,
1917’de
Büyük fırtınalar estirdik.
Öyle tepeden bakıp da,
Bıyık altından hiç sırıtma bir dev edasıyla.
Unutma ki;
Fillerin sultanlığını yıkan da,
O küçücük gördükleri karıncalardı.
Senin de kefenin hazırlandı.
Daha nereye kadar gidersin,
Bu kör topal halinle?
Can çekişmelerindesin ömrünün.
Sen suyun yüzünü bulandırsan da,
Dalga derinden geliyor,
Yakındır, vuracaksın kıyıya.
Dayanmışız 100 yıl
Sıkmışız dişlerimizi,
Tırnaklarımızla kazımışız tarihin derinliklerini.
Ölmüşüz, öldürülmüşüz.
Karadeniz’in sularına gömülmüş bedenlerimiz,
Alnımızın çatından yemişiz kahpe kurşununu,
Dipçik darbeleriyle susturulmuş sesimiz,
Unutur muyuz sandın?
Vazgeçip cayar mıyız sandın?
Gözyaşımızı içimize akıttık,
Öfkemizi acımızla biledik her gün
Biz…
Dün öldü dediklerin,
Bugün senin mezarını kazacağız.
“çarkı bozuk, çürük düzen” diye yazılacak tarihe adın.