
Ekonomik kriz gerekçesiyle daraltıcı maliye politikaları uygulayan Brezilya hükümeti, kamu çalışanlarına uzun süredir hiçbir ücret artışı yapmıyordu. Bunun üzerine Espirito Santo eyaletinin başkenti Vitoria’da polisler grev kararı aldı ve 6 gün boyunca iş bıraktı. Polislerin çalışmaması yoksul kitleleri harekete geçirdi. Sefalet içinde debelenen kitleler, polis zorunun ortadan kalkmasıyla marketlere ve dükkânlara hücum ettiler. İktidar sahipleri kitleleri yağmacılıkla suçluyorlar ama bu doğru değil. Çünkü onları açlığa ve sefalete iten iktidar sahiplerinin düzeni kapitalizmdir. İşçileri sömüren, emeklerini yağma eden ve milyonları açlığa terk eden gerçek yağmacılar patronlar sınıfıdır.
Yoksul emekçiler yıllardır biriken çıkışsızlık ve öfke nedeniyle adeta bir patlama yaşadılar. Devletin bu patlamayı bastırmak için getirdiği çözüm ise bir başka zor gücünü devreye sokmak oldu. Askeri birliklerin geldiği şehirde 120’den fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazla sayıda insan yaralandı. Bölgede okullar, hastaneler, bankalar, işyerleri kapalı kaldı ve ulaşım dondu.
brazil-demo.jpg [1]

Savunma Bakanı, meydana gelen olayların Brezilya’daki başka bölgelere sıçramaması için önlemler aldıklarını ve bir an önce bu “kargaşanın” son bulması için çalıştıklarını belirtti. Bakan, amaçlarının “huzuru sağlamak”, “barışı getirmek” olduğunu öne sürdü.
Sömürücü egemenler için uzun yıllardır açlığa mahkûm edilen kitlelerin öfkesini bastırmak “huzuru ve barışı” sağlamak anlamına geliyor. Kapitalist sömürü düzeni altında işçiler açlık, sefalet, yoksulluk içinde yaşam mücadelesi veriyorlar. İşçilerin böyle bir yaşama razı edilmesinin yollarından biri ise egemenlerin emrindeki polis, asker gibi kolluk kuvvetleri oluyor. Bu zor ve baskı gücünün bir anlık ortadan kalkması sonucu yaşanan olaylar kitlelerin gerçek ruh halini ortaya koyuyor. Bu öfke ve hoşnutsuzluk, kapitalist sömürü düzeninin açmazının bir sonucudur. 8 kişinin servetinin 3,5 milyara eşit olduğu bir düzenin adı olan kapitalizm insanlığa ne verebilir?
Emekçi kitleler şimdilik bu şekilde tepkilerini ortaya koyuyorlar. İşçiler çıkışsız değildir. Dünyayı yaratan işçilerin hak ettiği yaşam ancak kapitalizme karşı örgütlü mücadele ile kurulacaktır. Bu da örgütlü ve hedefli mücadeleyle olacaktır.