Tuzla tersaneler havzasındaki Selah Tersanesi 21 Mayısta Çalışma Bakanlığı tarafından kapatılmıştı. Bir hafta içinde 2 işçinin ölümüne sebep olan bu tersane 27 Mayısta tekrar açıldı.
Son ölümlerin ardından bazı medya kuruluşları hükümeti “göreve” çağırmıştı. Yükselen kamuoyu tepkisi ve medya baskısı sonucunda burjuva hükümet Selah Tersanesini süresiz (var olan eksiklikler giderilene kadar) kapatma kararı almıştı. Bu arada Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan ise, artık klasikleşmiş olan “yabancı güçlerin oyunları var” yalanlarına sarılmıştı. Dünyanın 8. büyük gemi sanayine sahip olmakla övünen burjuva devlet, bu derecesini kaybetmek korkusundan olsa gerek, söz konusu tersaneyi sadece 6 gün kapalı tutabildi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önlemlerin alınmış olduğunu tespit ettiklerini söylüyor. Madem bu önlemleri almak bu kadar kolay, o zaman bugüne kadar neden beklendi? Neden bakanlık diğer tersaneleri de 6 gün kapatarak, eksikliklerin giderilmesine ve işçilerin gerekli çalışma güvenliğine kavuşmasına yardımcı olmuyor?!
Kuşkusuz sermaye hükümetinin amacı işçilerin can güvenliğini sağlamak değildir. Onlar oluşan tepkileri bertaraf etmek ve bir şeyler yapmış görünmek için göstermelik olarak bu tersaneyi kapatıp, işçiler arasında oluşan tepkiyi soğutmaya çalıştılar. Çünkü Limter-İş sendikasının 16 Haziranda yapacağını duyurduğu greve desteğin büyümesinden korkuyorlar.
Gözümüzü boyamalarına izin vermeyelim. Taleplerimizi üretimden gelen gücümüzü kullanarak yükseltelim. Sendikalarımıza sahip çıkıp, örgütlenelim. Örgütsüz olduğumuz sürece gücümüzü göstermek bir yana, bizler bile gücümüzden bihaber yaşamlarımızı sürdüreceğiz.