Son zamanlarda günlük yaşamımızda en çok kullandığımız iki kelime var “evet” ve “hayır”. Bir zamanlar hayal meyal hatırladığım bir yarışma programı vardı. Mutlaka sizlerden de hatırlayanlar vardır. Erkan Yolaç’la evet hayır yarışması. Sunucu yarışmacılara sohbet eder gibi sorular soruyor ve cevaplamalarını istiyordu. Yarışmacılarsa bu soruları evet ve hayır dışında istedikleri gibi cevaplandırma hakkına sahiptiler. Evet ya da hayır derlerse yarışmayı kaybediyorlardı. Yarışmacıların çoğu daha üç beş soru geçmeden evet veya hayır deyip yarışmayı kaybediyorlardı.
Şimdilerde de bir evet-hayır yarışmasında gibiyiz. Özellikle “evet”çiler, “hayır”ı yasakladılar neredeyse. Devletin tepesinde oturan kişiler evet kelimesini parlatırken hayır kelimesini lanetliyorlar. Sanki bu bir yarışmaymış gibi, sanki sandıktan “hayır” çıkarsa kaybedecekmişiz gibi, “evet” çıkarsa da bunların eline sihirli bir asa geçecekmiş ve bunlar o asayla sanki şapkadan tavşan çıkarırcasına her şeyi güllük gülistanlık yapacakmış gibi pazarlıyorlar evet kelimesini.
Gerçekten de bir yarışa girdik, ama “evet”in değil “hayır”ın kazanması lazım. Asıl “evet”i kullanmamalı işçiler referanduma kadar. “Evet”çi iktidar türlü yalanlarla işçi sınıfını kandırmaya ve “evet” dedirtmeye çalışıyor. Ben bir işçiyim, bu referanduma da işçi sınıfının penceresinden bakıyorum. Onun için soruyorum bizi bu referandum sürecine getirenlere;
Özel istihdam bürolarını [kölelik bürolarını] yasalaştırırken biz işçilere sordunuz mu? HAYIR.
Hani sürekli milli irade diyorsunuz ya, metal işçilerinin yüzde seksenin üzerinde bir çoğunlukla aldığı grev kararını tanımayarak yasaklarken biz işçilere sordunuz mu? HAYIR.
Açlık sınırının altında verdiğiniz asgari ücretten biraz daha nasıl kırparız diye BES’i yasalaştırırken bize sordunuz mu? HAYIR.
Çalışırken bize sormadan kestiğiniz, işsiz kalınca da bize vermemek için kırk dereden su getirttiğiniz işsizlik ödeneğini patronlara peşkeş çekerken biz işçilere sordunuz mu? HAYIR.
OHAL ilan ederek on binlerce eğitimciyi, sağlık emekçisini, sırf benim gibi düşünmüyor, muhalif diye FETÖ ile ilişkilendirip kamudan ihraç ederken bize sordunuz mu? HAYIR.
Kanun hükmünde kararnamelerle yüzlerce derneği kapatırken ve yüzlerce bilim insanını üniversitelerden atarken bu duruma siz de razı mısınız diye sordunuz mu? HAYIR.
O zaman ben de diyorum ki; bizi yok sayan, özgürlüklerimizi kısıtlayan, işçi sınıfını kamplara ayıran ve düşmanlaştıran, haklarımızı gasp edenlere HAYIR! Bütün toplumun kaderini tek kişinin iki dudağı arasına teslim edecek tek adam rejimine HAYIR HAYIR HAYIR!