Savaşlar kapitalistler için kâr ve yeni yeni yatırım alanları demektir. Başta ABD olmak üzere emperyalist devletlerin 2003 yılından bu yana Irak’ta sürdürdükleri savaşta yüz binlerce insan öldü, binlerce çocuk öksüz, binlerce insan yaralı ve evsiz barksız kaldı. Savaşın faturasını Irak işçileri kanıyla, canıyla ağır bir şekilde öderken, dünya kapitalistleri de işçilerin dökülen kanları üzerinden yükselecek olan kâr ve yatırımlar için fuarlar düzenlemekteler.
Bu yıl 23-27 Mayıs 2008 tarihleri arasında Gaziantep Ortadoğu Fuar Merkezinde 3. Irak Uluslararası Fuarı düzenlendi. Fuara Irak başta olmak üzere Çin, Fransa, Ürdün, Hollanda, Amerika, İtalya, Suriye, Kore ve Türkiye dâhil olmak üzere 35 ülkeden 900’e yakın firma ve yüzlerce işadamı katıldı. Fuarı toplam 52 bin kişi ziyaret etti.
Irak, emperyalistler için iğneden ipliğe, beyaz eşyadan tekstile, sağlıktan toplu taşımacılığa, bilişim sektöründen inşaat sektörüne kısacası insanlık için gerekli ne varsa hepsinin yeniden üretilip kâra dönüştürüleceği, 250 milyar dolarlık dev bir pazar özelliğini taşımakta. Kapitalizmin içerisine girdiği krizi de düşünürsek Irak, kapitalistlerin krizlerini aşmak için buldukları çıkış yollarından biri. Bu yüzden de leş kargaları gibi o bölgeye üşüşmekteler. Düzenlenen bu fuar da hem Irak burjuvazisinin hem de oraya yatırım yapacak olan burjuvaların kaynaşmasını ve işbirliğini sağlamak amacıyla 3 yıldır yapılmakta. Hepsi “nasıl olur da bu pastadan daha büyük pay alırım ve daha çok kâr ederim” derdinde.
Fuarı düzenleyen şirketlerden birinin başkanının açıklamaları ise Türkiye burjuvazisinin Irak’la ilgili düşüncelerini net olarak göstermekte: “Irak bütün dünyanın üzerine hassasiyetle yaklaştığı bir pazar. Bu pazarda biz, herkesten önce davranmalı, ilişkilerimizi kurmalı hatta bir marka meydana getirmeliyiz.” Devlet bakanı Kürşad Tüzmen ise; “Türkiye ve Irak arasında 3 milyar doları aşan ticaret hacmini 5 milyar dolara çıkaracaklarını” açıkladı. Evet, burjuvalar yatırım miktarlarını katlarken Irak’ta her gün ölen insan sayısı da kat kat artmakta. Kapitalistler pazarlarına hassasiyet gösterirken biz işçilerin çektiği açlık, sefalet, yoksulluk ve ölümler umurlarında bile değil.
Dur demediğimiz sürece kapitalistler biz işçilerin kanlarının üzerinden kâr elde etmeye devam edecekler. Patronlar sınıfı biz işçileri krizleriyle, Irak’ta bombaların altında, tersanelerde iş kazalarıyla, açlıkla, yoksullukla, aldığımız sefalet ücretiyle ve elimizden alınan sosyal haklarımızla bir yok oluşa sürüklemekte. Bütün bunlara son verecek olan biz işçileriz. Bunu da ancak bilinçli ve örgütlü bir şekilde mücadele edersek başarabiliriz.
Emperyalistler için dökecek kanımız yok!
Örgütlüysek her şeyiz örgütsüzsek hiçbir şey!