Fabrikamızda birkaç kadın arkadaşımızın, kendi aralarında “evden bir şeyler hazırlayalım getirelim, 8 Mart kutlaması yapalım” düşüncesi fabrikada diğer kadınlara da yayıldı. Onlarca kadının katıldığı bir etkinliğe dönüştü. Herkes evinde hazırladığı yiyecekleri getirdi. Ve yemekhanede kocaman bir sofra hazırladık. Hepimiz çok heyecanlı ve çok mutluyduk. Yemeklerimizi yedikten sonra günün anlam ve önemine dair bir şeyler söylemek gerekiyordu. Ve o görev de benimdi. İşçilerin okulu olan UİD-DER’den öğrendiğim şekilde 8 Mart’ın anlam ve önemini, tarihsel geçmişini arkadaşlarımla paylaştım. 8 Mart’la bütünleşen Ekmek ve Güller şiirini okudum. Çok duygulandılar ve mutlu oldular.
İşyerindeki kadın arkadaşlarımın, maalesef ne 8 Mart’ın anlamından ne de Ekmek ve Güller şiirinden haberleri vardı. Yönetimden bu kutlama için bir saat fazla mola istemiştik. Tabii ki kabul etmediler, yine de kutlamamızı yaptık. Kutlamanın sonunda, önümüzdeki sene 8 Mart’ı daha planlı bir şekilde yapalım ve fazladan bir saat almak için mücadele edelim kararı çıktı. Sonrasında yaptığımız konuşmalarda, nerede çalışırsak çalışalım 8 Mart’ı unutmamalı ve yaşatmalı, başka arkadaşlarımıza da öğretmeli, bu güzelliği onlara da yaşatmalıyız dedik.
Yaşasın 8 Mart! Yaşasın emekçi kadınların mücadelesi!