Bayburt Türkiye’nin en küçük şehridir. Karın yağmasıyla hayatın durduğu noktadadır. Bu küçük şehirde burayı kıpır kıpır eden yoksul ailelerin yoksul çocukları yani öğrenciler var. Bayburt pahalı, ihtiyaç maddelerinin fiyatlarının el yaktığı bir şehir. Ve bu pahalı şehirde öğrenciler ekonominin temel direği. Ev kiraları öğrenciysen minimum 500 lira, evde kalacak arkadaş sayısı arttıkça ev kirası da artıyor. Bayburt denince aklıma en başta ev kiraları geliyor.
Bayburt’un kendine has katı kuralları var. Mesela erkek ve kız öğrencilerin yan yana yürümesi bile büyük bir problem olabiliyor. Gece dersleri geç biten kadın arkadaşları değil evlerinin önüne kadar bırakmak 100 metre ötede bırakmak bile sorun oluyor. Böyle durumlarda sözlü tacizler ve bazen de yol kesip şiddete yeltenmeye kadar varan olaylar yaşanabiliyor. Öğrencilere yapılan başka bir çirkin davranışı da burada anlatmak istiyorum. Bayburt Üniversitesi makine mühendisliği son sınıfta okuyan öğrencilere bitirme projesi adı altında 45 bin liralık havalandırma işi verdiler. Bunun karşılığında ücret talep ederlerse okulu bitiremeyecekleri tehdidini savurmayı da ihmal etmediler. Hocalar biz öğrencileri rektörlüğe yaranmak için kullanıyorlar. Öğrencilere “atölyeye malzeme almak için bu havalandırma işini yapmamız gerekiyor” diye yalan söylüyorlar. Üniversitede her bölüm için ayrılan bir bütçe var. Bu paralar nereye gidiyor?
Yani anlayacağınız, her şehre üniversite kurmakla övünenler, emekçi çocuklarını gelecek hayalleriyle o üniversitelere toplayanlar aslında bizleri kandırmaktan başka bir şey yapmıyor.